Yaratıcılık; çoğumuzun anlayamadığı, bazılarımızın korktuğu, bazılarımızın imrendiği bir zihinsel durum ya da yetenek. Çoğu insan bu durumun doğuştan gelen bir yeti, atalarımızdan kalan bir miras ve genlerimizin bize bir hediyesi olarak düşünüyor. Amerikan psikolog Rollo May yaratıcı olan insanların ortak özelliklerinden birinin travmatik bir çocukluk  olduğunu söylüyor. Geçirilen bu travmatik çocukluk bireyin toplumsal hayat içerisindeki düşünüş ve yaşayış şeklini etkiliyor. Rollo Mayaynı zamanda bu yaratıcı süreçten bahsederken bir sınırlama durumundan da söz ediyor. Bu sınırlama durumunu biraz açmak gerekirsek; zaman baskısı, psikolojik baskı veya sahip olunan imkanların baskısı olarak ifade edebiliriz. (Çünkü sınırsız özgürlükte yaratıcılığa engel olan bir şey) Bu ve buna benzer son derece farklı durumların birleşimi ile birey toplumsallığın dayattığı koyun sürüsü gibi yaşayış şeklinden sıyrılıp varolan unsurlardan yeni kombinasyonlar meydana getirebiliyor. Edilgen ve etkilenen toplumsallıktan etken ve etkileyen bireyselliğe doğru  adım adım yol alıyor.

Diğer taraftan alınan eğitim de bireyin yaratıcı olmasında çok önemli bir unsur. Çünkü beyin etken olduğu sürece yaratıcılık yetileri de o derece gelişiyor.  Ama ne yazık ki şu anda ülkemizde de dünyada da yaratıcılığı körüklemek yerine yaratıcılığı körelten, belki de farkında olmadan öldüren bir eğitim sistemi var. Dünyaya öğrenme ve yaratma açlığıyla gelen bebekler okul çağından itibaren tek bir doğrunun olduğuna inanılan ve tek taraflı bir bilgi aktarımının olduğu edilgen bir eğitim sisteminde yıllarını geçirip pasif bir zihin yapısına ve yaşayış tarzına sahip oluyor.  Eğitim sisteminin yaratıcılığı körelttiğine dair  mutlaka izlemeniz gerektiğini düşündüğüm bir videoyu veriyorum aşağıda izleyiniz !

Yaratıcı düşünce  doğası itibariyle çok kaotik bir durum olsa da yaratıcı düşünebilmenin bir tekniği olduğunu söylemek de gerekiyor. Çoğumuz böyle bir şeyin bir tekniği olduğuna inanamayacaktır. Bunun yanı sıra böyle bir tekniğin varolduğuna inananan çok az kişi yaratıcı düşünme tekniğini kullanabilecektir. Çünkü bu tekniği kullanmak hem çok ağır bir zihinsel kondüsyon gerektiriyor hem de her teknikte olduğu gibi uzun bir pratik gerektiriyor. Bu teknik beş aşamalı ve geçmişi 70 yıla dayanan bir tekniktir. Birinci aşama ham verinin toplanması aşamasıdır; kendi altında ikiye ayrılabilir. İlk olarak genel kültür diyebileceğimiz ve doğduğumuzdan bu güne kadar okuduğumuz, dinlediğimiz, gördüğümüz hemen her şeydir. Sonrasında amaçlanan konuya yönelik ham verinin toplanması; burada da hangi konu üzerinde yaratıcı bir şey ortaya çıkarmak istiyorsak o konu üzerinde  hemen hemen bulabildiğimiz her şeyi araştırmalıyız. İkinci aşamada ham verinin üzerinden geçme; burada topladığımız spesifik veriler üzerinden zihnimizin bir dokunacı varmışcasına üzerlerinden tek tek geçiyoruz. Üçüncü aşama yoğunlaşma ; burada konumuza odaklanıyoruz ve farklı açılardan bakmaya çalışıyoruz. Ama ne kadar baksak da genel de olmuyor değil mi :) Dördüncü aşama zihni uzaklaşma ; burada mevzubahis konudan mümkün olduğunca uzaklaşmaya çalışıyoruz. Sherlock Holmes filmini hatırlayınız. En önemli noktada zihnini uzaklaştırmak için keskin zekalı dedektifimiz neler yapıyor. Bu sayede topladığımız veriler bilinç altında demleniyor. Bu aşama sırasında tekrar düşünmeye başlıyoruz. Ama fikir ummadığımız anda bizi buluveriyor. Bu genelde uyur-uyanık olduğumuz zamanlarda, sabaha doğru, traş olurken veya duşta geliyor. Ve son aşama gelen fikir genelde çok absürd ve uçuk olabiliyor. Son aşamamızda bunu ayakları yere basan bir hale getiriyoruz. Buradan sonra yeni doğmuş fikrimizin kaba etine şaplağı atıp kundağa sarıyoruz. Ve gerekli zamanı ayırıp getirmek istediğimiz boya getiriyoruz. Sizin de bu konuda eklemek istediğiniz bir şeyler olursa bekliyorum. Sevgilerle  🙂

Dipnotlar;

Görsel : Dünyaca ünlü sürrealist ressam Vladimir Kush?a ait bir tablodur. Yumurta ve gündoğumu bana yaratımı ve yaratıcılığı çağrıştırdığı için yazımda kullanlanmayı tercih ettim .

( Bu yazı okuduklarım, dinlediklerim ve deneyimlediklerimi kaleme alma isteğimin bir sonucudur. Bu konuda ahkam kesmek gibi bir niyetim yoktur. :) )

Murat DURAK