Uzun zamandır dile gitermek istediğim bir mesele “Augmented Reality”. Diğer yazar arkadaşlarım büyük bir iştahla aylarca bahsetti bu teknolojiden. Hepimizin en büyük tutkularından biri “Augmented Reality”yi tüm enstrümanları ile hayata geçirmek. Malesef ki mesele müslüman pazarında salyangoz satmaktan ibaret. AR dediğiniz an müşteri mavi ekrana bağlıyor, mümkün oldukça bu teknolijiden kaçıyor. Biz 80?lerin “Nerd”leri yine tırıs tırs basit bi advergame ile geçiştiriyoruz günü.

Onlar bilmiyor. Sorun değil, öğretiyoruz. Göremiyor…

Sorun da buradan kaynaklanıyor zaten görememek. Dijital?e gönül vermiş kişiler bilirler. Bir zaman sonra o kadar dijitalleştiğinizi farkediyorsunuz ki hayatta gördüğünüz o bir çok  iletişim yolu sizin için demode hale gelmiş. Gazete ve dergi bunların başında geliyor. Demode olmasada Retro bir hali tavrı var hala, bi bakıma da israf gözüyle baktığımız.

Bir çok gazete 2014 için tamamen dijitalleşme kararı almışken, tabletlerin uygulama marketlerinde e-dergiler yer alırken, e-kitap dünyası uçmuş, Kindle satışları tavan yapmışken, Türk Dergi ve Gazeteciliği hala şansını zorlamakta oldukça ısrarcı.

Geçenlerde bir çocuk dergisi pazarlama ekibi ile toplantı yapıyoruz. 2 boyutlu bir sohbet ortama hakim. Amaçları her zaman olduğu gibi kötü giden satış rakamlarını düzeltebilmek.

Kısa vade de çözümleri poster ve sticker vermek, uzun vadede web sitesini geliştirmek.

Hani başta söylediğim retro yaklaşım damarlarındaki asil kanda. Öylece bakıp düşünüyorum, kadife hayallerdeyim…

90?ların başlarında çocuk dergileri tavan yapıyordu. Daha bilgisayarların evlerimizde yer almadığı bir zamandan bahsediyorum. Doğan Kardeş ve Bando gibi dergiler piyasadaydı. Doğan kardeş promosyona karşı, zengin içreği ile ayakta duruyordu. Hükmünü doldurdu yerini Yalvaç Ural yönetimindeki Bando ?ya vermişti. Yalvaç Ural o zamanlar bizim kahramanımızdı. Her ay o kadar güzel hediyeler verirdi ki dergi, çoğumuz evlerimizde bu oyuncaklar için ayrı raflar hazırlanmıştır. Oyunların en büyük özelliği verilen promosyonun asla ve asla tek başına kullanılmamasıydı. Örneğin derginin orta sayfasında bir ¨board¨ bulunur, burada kızma birader gibi bir oyunu kurgulanırdı, fakat tüm materyaller yani taşlar, piyonlar ve zarlar dergi ile verilirdi. Bu tip promosyon alternatifleri derginin varlığını, çocukta dergi algısını yaratırdı. Yalvaç Ural bizler için çocuk dünyasının zihni siniri idi. Çocukların dünyasını geliştiren icatları o kadar içime sinmiş ki promosyonun verildiği dergiyi bana sorsanız teker teker içeriğinde neler olduğunu anlatabileceğim bir bilinirlik yaratmış bünyemde.

Aynı dünyayı teknolojinin enstrümanları ile revize ettiğimizi düşünsek. Bahsettiğimiz derginin hedef kitlenin yüksek bir ekonomik segmentte. Zaten işin doğrusu bu zamanda parası olan dergi satın alır. Bu kitlenin evinde webcam olması ya da babalarının iPad ve iPhone?u olmamasını düşünmek imkansız olur. Bu dergiler için iç sayfalarda “Augmented Reality” ile yapacağınız oyunları yada uygulamaları düşünsenize…

Bununla ilgili güzel bir örnek bir çikolata firması tarafından yapılmış. Cep telefonu, iPad ya da webcam ile baktığınızda farklı ve basit içerikli oyunlar beliriyor. Siz klavye ya da cep telefonunaza dokunarak bu oyunları oynayabiliyorsunuz.

Çikolata firması bile paketinde bunu kullanırken bizimkiler çözümü sticker da buluyor. Aynı sıkıntı QR kod kullanımında da mevcut.Mesele bütçe mi? Bence sorun dar vizyon ve cesaretsizlik.

Basit çözümlerle kendinden söz ettirmek yerine, kaderciliğe oynamak malesef bir sektörün sonunu getirecek…

*Başlık: Aptallar için Arttırılmış Gerçeklik