Tebrikler Panpa! 2011 Senin Yılındı!

Hepimizin bildiği bir şey var, 2011 dijital iletişimin tavan yaptığı yıllardan biriydi. Piksellerle iş yapan bir sektörün, tabiri caizse altın yumurtladığı bir yıl oldu. Söylemler, hedef kitleler, alışkanlıklar değişti. Beklenenlerin aksine dijital bizi asosyalleştirmedi, tam tersine sosyallik anlayışımızı değiştirdi. Bambaşka kalıplar, bambaşka bir lisan getirdi hayatlarımıza. Konvansiyonel ajanslar bile konkur sunumlarına, büyük bir iştahla yerleştirdi, dijital dünyaları. Değişen trendler, oluşan yeni hedef kitle ile ilgili söylenecek çok şey var. Mobil alışkanlıklarından, sosyal mecra kullanımına kadar. Fakat bu konuları yeterince hatim ettiğimizi düşünüyorum. Her  dijital zirvede onlarca insanın işlediği bu konular aslında bugün, dünde kaldı.

Not tutmadım ama bu sene her zamankinden daha yoğun dijital zirve konferansları yapıldı ve bizler iştirak ettik. Bir taraftan da hızını alamadığımız konkur süreçleri ve toplantılar. Konu hep aynıydı: ?Değişen hedef kitle.? Hikayeler anlatıldı, tweetler gösterildi, profil fotoğrafları havada uçuştu. Söylenenler hep doğruydu, ekseni şaşmadı. Hedef imizdekiler hala bildiğimizi ABCD (pluslı) bunun yanında hepsi cep telefonu sahibi, (her nasılsa) hepsi de akıllı telefon kategorisinde. Paylaşım ve sosyalleşme internetten üzerinden, ama sokakta da hala ¨online¨, ve hatta gece yaşantısının bile içinde. Dinlediğim sunumların içinde bolca bar, gece kulübü vardı. Onca genç gece yaşantısında ve tweet atıyor, check in yapıyor. Markalar ise onların peşinde, ?Nasıl bizim resmimizi çeker??, ?Nasıl bizim içkimizi içerken tweet atar??, ?Nasıl bizim dükkanımız önünde check in yapar?? dertler sadece bu. Hele facebook fan sayfaları. Marka temsilcilerinin facebook fan ı kazanmak için adam öldürebileceğine gerçekten inanıyorum. Sayfalar bu like (online itibar) için her gün sayısız postlar hazırladı, onlarca sosyal mecra uzmanı ve metin yazarı görev aldı. Bazıları başarılı oldu, bazıları yerinde saydı. Aranan ise hep o değişen hedef kitleydi.

Markaların ve marka için görev alanların tüm bu saptamaları kesinlikle doğru. Gerçekten 2011 dünyası farklı bir anlayışa geçen bir dönemden çok bu farklılığın artık tamamen oturduğu bir yıl oldu. Konu reklamcılığın da biraz esası aslında, ¨nabza göre şerbet¨. Dijitalde ise bunun karşılığı içerik oldu. 2011, içeriğin gerçekten de zirveye oturduğu, büyük hızla yükseldiği bir seneydi. Markalar yarattıkları içerikle belli bir ?like? sayısına ulaşsa da ne yazık ki bir noktada sıkıştı ve tüm iletişimler kendini tekrarlayan, rakibinden farklı olmayan bir hal almaya başladı. Markalar çözüm yolunu ise yarışma ve anket kurguları ile bolca ödül vermeyle çözdüklerini zannettiler. ¨Bizim insanımız bedavacı, hele sokakta değişen kitleyi yakalayacak şeyler verirsek tam 12 den vururuz!¨ zihniyetiyle içeriği zayıf , kirli bir iletişim yaşandı.

Ben bunun sebebi hedef kitlenin yüzeysel olarak incelenmesi, belli bir derinliğe ulaşmadan, ya da ulaşılmak istenmeden geçiştirilmesinden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Peki kim bu örttüğümüz, elimizin tersiyle savuşturduğumuz, kendi kalıplarımıza uydurduğumuz hedef kitle? Onlar sokakta mı? İnternet başında mı? gece kulübünde mi?

Onlara ne ödül versek alırlar, iPad, iPhone mu? yoksa ?wayt senseyşın parti? de bir gece mi?

2011 de hiçbirimizin fark etmediği, ama hepimizin bildiği bir ?Gençlik Cumhuriyeti? kuruldu. Her cumhuriyet gibi başında bir protesto akabinde bir devrim ile geldi. Kendine ait bir lisanı, yayın organları, sözcüleri, ikonları, ikoncanları oldu. Hatta kendilerine ait bir millet vekilleri bile çıkardılar. (Ahmet Abi)

 

Bu noktada diyecek tek bir şey var:

Adam haklı beyler!

Yok yok açmayın dedeler,

Bu gece de beni öpün panpişler 🙂

@2 caps ver!

 

İşte size capsler yazının sağında ve solunda. Düşündüğünüz gibi. Bu sene onların senesi oldu, markalar onlardan kaçtı onlar peşini bırakmadı. Hayatımıza işlediler, konuşmamızı değiştirdiler. Bizi mümkün olduğunca esnetebildiler.

Bu akımın öncüleri kendi mecraların seslerini duyurdular. Başta tabi ki efsanevi inci sözlük, sonrasında alkışlarla yaşıyorum ve bobiler.org geliyor. Bu akımın en büyük destekçisi tabiki Uykusuz ve Penguen dergi ve yazarları oldu. Bu kişilere Kaan Sezyum, Serkan Altuniğne ve Aziz Kedi gibi isimler de eklenince tam anlamıyla önünü alamadı.

Bu akım kendi ikoncanlarını da yarattı. Pampişler, saksılar, tavşan kardeşler, kedi canlar. Bunlar bildiğimiz, facebook duvarlarımızda ya da sıklıkla takip ettiğimiz mecralarda karşımıza sıkça çıkan popüler kültürün dijital de yayıldığı kahramanlar. Markalar ne kadar bu dünyalara girmek için tereddüt etseler de, sitelerin trafikleri, fan sayfalarının dolup taşması ve TV?deki program istilasına dayanamayıp iletişimlerde yer verdiler.

Bu sene cesur iletişimiyle bahsedilen hedef kitleyi ve aynı zamanda bugünün popüler kültürünü avucunun içine alabilen 2 marka oldu:

Efes Pilsen ve Nokia.

Efes Pilsen için söylenecek çok şey var. Bu kadar yasağın üzerinde olduğu bir markanın iletişimde bu kadar kuvvetli olabilmesi global olarak işlenmesi gereken bir ¨case study¨ niteliğinde. Bardağın dolu tarafından, ¨Efes Alkolsüz¨ lansmanına, ¨One Love¨ Festivalinden, ¨Şişe¨ lansmanına kadar tüketiciyi yakalayıp içine çekti. Yukarıda bahsettiğim tüm hikayenin hayata geçirilmiş hali ise ¨Adam haklı beyler¨ yazılı afişleri oldu. İşte bu kadar basit. İşin ehli tarafından kaleme alınmış sayfalarca anlatılmış bir metin değil bu. Ama tek bir kalıp ile zamanı yakalayabildi.

Bir diğer şukusunu vereceğim marka ise Nokia. Genel olarak akıllı telefonlarda rekabetin tavan yaptığı bu yılda, basit bir viral iletişim arkasında güzel bir twitter desteği ile kendilerinden çokça söz ettirdiler. Kimi beğenir kimi beğenmez. Kaan Sezyum. yarattığı her işte bolca konuşuluyor, ve kendine ait ciddi bir kitlesi mevcut. Nokia bu dünyayı keşfetti ve başarılı bir iletişim yaptı.

Sonuç olarak 2012 sosyal medyada markalar için yine rekabet yoğun olacağı bir yıl olacak gibi duruyor. Fakat tahminimce bu sene önceki senelere oranla tüketicinin seçimlerinin daha belirgin olacağı, ona yakın gelmeyeni sırf promosyon için ¨like¨ etmeyeceği, çekinmeden de fan sayfaların olumsuz yorum yapacağını söyleyebiliyoruz. Bu yılı bir öncekinden daha güzel hale getirmek için soyal medya iletişimlerine reçete niyetine bir kaç tavsiye:

*Lokalize ettiğiniz postlardan çok kendi içeriğinizi üretmeye çalışın. Bunu yaparken bahsettiğimiz siteleri takip edin zamanı yakalayın.

*Hitap ettiğiniz kitle gençse onunla genç gibi konuşmayın, ona ¨haydi gençler¨ diye hitap etmeyin, önce onların sesine kulak verin.

*Viral videolara önem verin, yukarıda bahsettiğimizi isimlere yer verin. Çok zorlanacaksınız ama onları hazırladığı senaryolara revize vermekten vazgeçin, inanın kötü bir hale sokuyorsunuz.

*Komik ve hınzır uygulamalara yer verin. Tamamını bir dijital ajansa yüklemek yerine mecralarda yetenek arayın.

*Cesur olun, cesaret verin, o mecralara girin.

Ve en önemlisi kendinizle dalga geçebilmesini bilin ki bol şuku alın. Hepinize mutlu yıllar panpalar.

Senin 2011’in en iyisi seçtiğin videoyu da verelim, tam olsun: