2005 yılında birisi gelip; “2006’da kurulacak bir internet sitesi, 4-5 yılda dünyanın en büyük mecralarından birisi haline gelip, yüz yıllardır dünya ekonomisini domine eden markalara kendi kurallarını dikte edecek.” dese, her halde ona iki kutu Prozac verirdim, “Sen çok çalışıyorsun, bir otur, dinlen.” diyerek.

Ama bugün geldiğimiz nokta tam da bu. Dünya’da ABD’nin süper güç olması gibi, Facebook da Google ile birlikte internet dünyasının iki süper gücünden birisi haline geldi. Öyle bir güç ki, “Ben şunu yapacağım.” diyor, biz de istesek de istemesek de; önce bağırıp çağırıp küfürler etsek de, sonra yavaş yavaş alışıyoruz değişikliklere. Tam oligarşi yani! 🙂

Sevgili şımarık çocuğumuz Mark da hiç durmadan yeni yeni icatlar çıkarıyor bu güce güvenerek.

Son zamanlarda beğenenleri ve beğenmeyenleriyle Facebook kullanıcılarını ikiye ayıran bazı değişiklikler yapıldı biliyorsunuz. Open Graph sistemini devreye sokarak Facebook’un uygulama alt yapısını baştan aşağı değiştirdi. Bu, Facebook’un kurulduğu günden bu güne yaptığı en büyük değişikliklerden biri. Facebook’ta kullandığımız her şey aslında birer uygulama. Duvar, fotoğraflar, notlar, gruplar, sayfalar… Hepsi birer uygulama. Dolayısıyla uygulama alt yapısı değişince bütün sistem değişiyor. Open Graph değişikliği zaten bütün diğer değişikliklerin habercisiydi. Ve bu değişiklikler sadece görsel değildi. Bunu yeni bir işletim sistemi çıktığında, sistemle beraber gelen programların da yenilenmesine benzetebiliriz.

Facebook, şubat sonu itibariyle sadece bizleri değil, markalar dünyasını da etkileyecek bazı girişimler peşinde. Şubat sonunda, artık marka sayfaları da zaman tüneli uygulamasını kullanmaya başlayacak. Bu uygulama ilk önce Facebook’un partner olduğu markaların sayfalarında denenecek, daha sonra bütün dünyaya açılacak. Bu aslında markalar için biraz zaman ve para kaybı olacak. Zira yeni uygulama tabanı, yeni uygulama geliştirmeleri gerektirecek. Bunun yanında görsel olarak da yeni tasarımlar yapılması gerekecek. Ancak bunlar aşıldıktan sonra yeni görünümün daha şık ve kullanıcı dostu olacağını düşünüyorum. Çünkü, bütün markalar (en azından doğru strateji kullananlar) kendilerini sosyal medyada bir “insan” gibi konumlamak durumunda olduğundan, kullanıcıların kullandığı ara yüzden farklı bir görüntü, bu imajı sarsardı.

Tabi bu değişikliğin ana sebebi, Facebook’un sponsorlu içerikleri ve reklamları daha çok alanda göstermek istemesi. Bunun dışında Facebook’un 1-2 cinlik daha düşündüğünü tahmin ediyorum ama bunları şimdiden söylemek çok afaki olur. İzlerini gördüğüm anda yazıyı güncellerim. 🙂

Zaman tüneli dışında bir de “Verified Account” değişikliği bizleri bekliyor. Facebook, tıpkı Twitter’da olduğu gibi, ünlü simalara hesaplarını doğrulama imkanı verecek. Bu sadece “celebrity” kitlesi için değil, “sosyal medya ünlüleri” denilen kesimi de kapsayacak. Bu kişileri de “People to Subscribe” bölümünde daha üst sıralarda gösterecek. Bunun için bir ücret talep edip etmeyeceğiyse belirsiz.

Benden şimdilik bu kadar. Markalar konuştukça ben de size ispiyonlayacağım.

Görüşürüz. 😉