Merhabalar herkese. İkinci yazımla karşınızdayım. İlk yazım biraz aceleye geldiği için size merhaba demeyi bile unutmuşum, affedin lütfen.

Geçen sefer Ulusoy-Varan ve Metro üçgeninden bahsetmiştim. Bu sefer de aklımda Biscolata var. Yanlış anlamayın; Biscolata erkekleri değil.:) Biscolata açısından yıllardır gözlemlediğim başkalaşımdan bahsedeceğim sizlere.

Yıllar önce DiaSA Türkiye’de açıldığında haliyle ben de merak edip bir çok kez uğradım. O zamanlarda Şölen’in ürettiği ürünler sık olarak DiaSA’larda bulunuyordu. Biscolata da bunlardan biriydi. Fiyatıyla da, görselleriyle de şimdiden çok farklı olmasa da “ucuzluk” marketinin sıradan bir ürünü olarak çok da dikkatimi çekmemişti. Yani elim, satın almaya gitmemişti. Çünkü Saray ve Bifa ürünleriyle birlikte raftaydı ve bu iki markanın ucuz ve kalitesiz olarak aklımda damgalanmış olması Biscolata ve Şölen’in diğer ürünleri için de geçerliydi.

Yıllar geçti, Biscolata’nın bir iletişim kampanyasıyla birlikte kadınların gözünde bir arzu nesnesi olmaya çalıştığını görüyor olduk. Abartısız ama kaslı ve yakışıklı erkekler, kadınların özel günlerinde ütopik bir önem atfettiği çikolatayla birlikte kadınların arzularını yansıtıyordu. Biscolata, olumlu bir şekilde WOMM konusu oldu ve marka bilinirliğini -muhtemelen- fazlasıyla artırdı. Sonra da reklamların devamını ve yeni Biscolata ürünlerini biliyorsunuz. DiaSA’larda bilinmeyen ve dikkat edilmeyen Biscolata, başkalaşım geçirerek bugünkü haline erişti.

Bu süreçte Biscolata, az bilinir olmasını bir avantaja dönüştürdü diyebiliriz. Hedef kitlesini de net bir şekilde belirleyerek ona uygun bir şekilde iletişim çalışmalarına yoğunlaştı ve müşterilerin zihnine -ne kadar olduğunu bilmesem de- yerleşti.  Kadınlar Biscolata’yı ve erkeklerini biliyor artık. Ve seviyorlar da. Ah bir de Carlos bir İspanyol olarak gitar tutmasını bilse.:))

Ancak bu başkalaşım sürecinde Şölen, ambalaj teknolojisi konusunda hâlâ bir ilerleme kaydedebilmiş değil. Biscolata’ya dokunan sihirli değnek, ambalajlara dokunamamış. Paketi açarken ambalajın üzerindeki boyalı kısmı alıp, açmayı başaramama durumunuz olabiliyor. Bu da biraz ucuzluk göstergesi baktığınızda. Şölen, iletişim çalışmalarındaki başkalaşımı Biscolata’nın ambalajına da yansıtmak durumunda. Yoksa Biscolata, DiaSA raflarındaki salaş halini bana unutturamayacak.

O zamanlarını bilmeyenler için Biscolata yeni bir marka. Ama benim için değil ve yaptıkları mucizevi markalama çalışmasını görebiliyorum. Bu yüzden de özellikle kutlamak isterim.

Biscolata erkeği değiliz belki ama Biscolata’yı biz de seviyoruz. Ambalajının da yükseleceği günler hasretle bekliyorum.

“You are my Biscolata…”