Pazarlama günümüzde siyasal pazarlama faaliyetlerinin tasarlanmasında ve uygulanmasında toplumsal ve siyasal dinamikleri harekete geçirmesi yönünden son derece önemli bir hale gelmiştir. Özellikle son yıllarda, siyasi partiler ve adaylar rekabet avantajı sağlamak için pazarlama biliminden geniş ölçüde yararlanmaktadırlar. Siyasi partilerin programları ile seçmenlerin beklentileri arasında gerçekleştirilecek bir örtüşme siyasi partilerin rakiplerine göre daha avantajlı bir konuma geçmesini sağlayacaktır.
Masa Başındaki Tahminlerle Yapılan Siyasal İletişimin Sonu
Yeni siyaset koşullarının eskisine göre, iki temel farklılığı içerdiği belirtilebilir. Bu farklılıklardan ilki, siyasetin bir sanat olmasından çok bir bilim olma özelliğinin öne çıkmasıyla ilişkilidir. Siyasi partiler ya da adaylar seçmenlerinin kendilerinden neler beklediklerini masa başında yapılan tahminlerle belirleme kolaylığını yitirmişlerdir. Bu ve benzer konularla ilgili kararların ancak sağlıklı araştırmalar sonucunda elde edilmiş bilgilerden yararlanılarak alınması gerekmektedir. Günümüz siyasi koşullarının, geçmişteki koşullarla karşılaştırıldığında ortaya çıkan ikinci farklılığı, siyasi parti ya da adayların seçmenleriyle iletişim kurmada kitle iletişim araçlarını yoğun bir şekilde kullanmalarıyla açıklanabilir. (Uztuğ, 2002: 155-156)
Siyasal Pazarlamanın Özellikleri
Siyasal pazarlama, siyasi partilerin farklı pazar bölümlerine farklı pazarlama stratejilerini uygulamalarını gerektirmektedir (Wring, 1996: 92-103). Siyasi partilerin pazardaki durumlarına ilişkin stratejilerine değinmeden önce siyasal pazarlamanın özelliklerine değinmekte yarar vardır. (Butler ve Collins, 1994: 19-34; Lock ve Harris, 1996: 21-31);
· Tüm seçmenler aynı gün içerisinde oy kullanırlar. Marka tercihlerinin (siyasi parti ismi veya lideri) ölçümüne ilişkin yöntemler ve düşünce sistemleri ürün ve hizmet pazarlamasına benzemektedir. Ancak satın alma kararı itibariyle ürün ve hizmet pazarlamasından ayrılmaktadır.
· Siyasi parti tercihinde doğrudan veya dolaylı olarak bir fiyat söz konusu değildir. Ancak uzun dönemli olarak, bireyin siyasi parti tercihi dışında bir başka siyasi partinin iktidara gelmesi veya oy verdiği partiye ilişkin bir pişmanlık oluşması dolaylı bir maliyetin doğmasına neden olacaktır.
· Siyasi parti tercihinde bulunan seçmen, iktidar olan bir partiye oy vermemesine rağmen kolektif bir anlayış içerisinde iktidar partisinin yönetiminde yaşamı paylaşmak durumundadır.
· Siyasi partiler ve adaylar, seçmen açısından politik bir ambalajı olan, karmaşık ve gerçek olmayan bir ürün şeklindedirler. Seçmenler, siyasi partinin mesajını ve ambalajlanmış kavramını yargılamak ve bunun doğrultusunda karar vermek durumundadırlar.
· Karmaşık ürün veya hizmet tercihinde tüketiciler hata yaptıklarını anladıklarında kararlarını kısa sürede değiştirme imkanına sahiptir. Fakat seçmenler hatalarını veya pişmanlıklarını bir sonraki seçimlerde telafi etme durumundadırlar.
· Pazarlamada olduğu gibi piyasada yer alan lider partiler sürekli birinci sırada olmak için çaba gösterirler. İlk sırada yer alan lider parti mevcut durumunu sürdürmek hatta oylarını daha da artırmak amacındadır. Ancak siyasi partilerin iktidarda bulundukları süre içerisindeki bir takım icraatları (vergilerin arttırılması, sosyal güvenlik reformu, bütçe uygulamaları, ekonomik uygulamalar vb.) lider partinin seçmenlerinin bir bölümünde hoşnutsuzluk meydana getirebileceğinden partinin oylarında düşüş yaşaması söz konusu olabilir.
Siyasal pazarlama faaliyeti sadece seçim dönemlerinde uygulanan bir faaliyet olarak görülmemeli seçim dönemleri dışında da sürekli uygulanması ve sürdürülmesi gereken bir faaliyet olmalıdır.
Türkiye’deki Siyasal Pazar
Türkiyede’ki siyasi partilerin pazarlama çalışmalarına baktığımızda ise günümüze kadar sadece seçim döneminde yoğunlaşan bir tablo ile karşılaşıyoruz. Ancak yakın zamanda başta iktidar partisi olmak üzere diğer mualefet partileri pazar araştırmaları ve farklı pazarlama iletişimi yöntemlerini yoğun bir şekilde kullanmaya başladılar. Pazar araştırma raporlarıyla seçmenlerin değişen beklentilerine göre seçim programlarını, iletişim mesajlarını ve siyasal iletişim tonlarını yeniden konumladırdılar ve iş dünyasının hizmetinde olan diğer bir çok yöntemle birlikte kullanmaya devam edeceğe benziyorlar.
Türkiye’deki siyasi pazara ve partilerin siyasi pazar paylarına baktığımızda yaklaşık olarak BDP %7-8 , MHP %12-14, CHP %23-25’lik ve AKP ise %49-51 pazar payına sahip. AKP dışındaki siyasi partilerin hemen hepsinin oylarının büyük bir çoğunluğu oy verenlerin salt siyasi ideolojileriyle yaptıkları tercihleri sonucu oluşmuş oy payları olduğunu söyleyebiliriz. AKP’nin ideolojik temeli oy oranı ise yaklaşık %25-30 civarında geri kalan yaklaşık %20 oy dilimi daha çok apolitik bir yapıya sahip, ideolojik temelli yaklaşımdan uzak ve oy tercihlerini kendi ekonomik refahları ve “görece” toplumsal istikrara göre veren bir kitle. Bu kitleyi AKP’nin iktidar olmasını sağlayan ve diğer muhalefet partilerinin de iktidar olmak için diğer ideolojik temelli kitleden farklı olarak tercihlerini ve fikirlerini değiştirebilme olasılığı en yüksek olan anahtar kitle olarak ifade edebiliriz.
Bu yazıda her partinin siyasal iletişimini incelemek mümkün olmayacağı için Türkiye’de pazarlama iletişimi konusunda en başarılı çalışmaları yaptığını düşündüğüm iktidar partisini kısaca inceleyip diğer partilerle karşılaştıramaya çalışacağım. Bunun yanı sıra bu yazının siyasi telkin içermediğini belirtmek isterim.
Pazarlama Araçlarını Kullanan Siyasi Parti
Türkiye’de iktidar partisi dışındaki siyasi partilere baktığımızda genelde seçim dönemlerinde yoğunlaşan ve süreksiz bir siyasal pazarlama yapılmakta, seçim dönemleri dışında geçmiş yıllardan süregelen geleneksel yöntemlerle seçmenlerle iletişim kurulmaya çalışılmaktadır. Siyasi partiler günümüzde etkisi ve geçerliliği tartışılacak yöntemleri kullanarak pazar payları olarak ifade edebileceğimiz oy paylarını arttırmaya çalışmaktadırlar. Ancak iktidar partisine baktığımızda seçimle başa geldikleri dönemden itibaren sistemli ve sürekli bir biçimde pazarlama ve iletişim çalışmalarını aktif bir şekilde sürdürmeye devam ettiklerini söyleyebiliriz.
İktidar partisinin iletişimindeki başarısının en önemli sebeblerinden biri de siyasal iletişimini sürekli ve entegre bir şekilde yapıyor olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. Bunu AKP’nin parti lideri Recep Tayip Erdoğan’la uzun yıllardır çalışan Erol Olçak ve reklam ajansı ARTER’in de büyük katkıları olduğunu söylemek gerekir. Diğer partiler dönemsel olarak bazı reklam ajanslarıyla çalışmayı tercih ettiklerinden yüzeysel ve kısıtlı bir zamanı içeren çalışmalar sergiliyorlar. Ancak AKP, ARTER ile uzun yıllar çalıştığı için marka(siyasi parti) ve ajans yapısal olarak bir bütünün parçaları haline gelmiş durumda ve zaten marka kimliğini bizzat kendisi oluşturduğu için siyasal iletişimi kurgulamak için ihtiyacı olan her ayrıntıya sahip. Bir örnek vermek gerekirse diğer partiler seçim kampanyalarında sadece seçim döneminde kullanmak için o an hazırladıkları yazılı, görsel ve video materyallere sahipler ancak iktidar partisi iktidar olduğu dönemden itibaren kişiliğinde özdeşleştiği liderinin yüzbinlerce fotoğrafına ve video materyaline sahip ve bir iletişim materyali hazırlayacağı sırada ihtiyacı olan bir duyguyu vermek istediğinde bu duyguyu doğal bir şekilde yakalanmış bir anın görseli üzerinde verebilmektedir. Bunu seçim dönemleri ve seçim dönemleri dışında yapılan sürekli iletişim çalışmalarında görebilmeniz zor değildir.
Bunun yanı sıra parti düzenli olarak pazarlama araştırmaları yaptırmakta ve parti lideri bu raporları düzenli olarak okumakta ve verilen iletişim kararları bu doğrultuda şekillendirilmektedir. Dağıtım kanalları olarak nitelendirebileceğimiz gençlik kolları, il ve ilçe teşkilatları aynı entegre iletişimin tutarlı bir parçası olarak etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra iktidar partisinin başlatığı ve daha sonra muhalefet partilerinin de benzer uygulamaları yeni yeni başlattığı parti siyaset akademileriyle bir FMCG şirketinde olduğu gibi(lider yetiştirme/yedekleme) yeni siyasetçi adayları yetiştirilip mevcut olarak kurgulanan bu siyasal iletişimi devam ettirecek yetkin kişiler yetiştirilmektedir. Eğer muhalefet partileri iktidar olma yolunda emin adımlarla ilerlemek istiyorlarsa pazarlama yöntemlerini siyasi arenada etkin bir şekilde uygulamaları gerektiğini düşünüyorum.
Siyasal dünyanın bazı dinamikleri iş dünyasından farklı olsa da siyasi partilerin iş dünyasından özellikle pazarlama ve reklam dünyasından öğreneceği önemli şeyler var, aynı iş dünyasının siyasetçilerden öğrendiği şeyler gibi 🙂
Yorum Yok