Sosyal medya aşağı, sosyal medya yukarı! Sosyal medya ile yatar, sosyal medya ile kalkar olduk. Öyle ki; hayatımızın en temel yapı birimlerinden biri olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Engagement Rate penceresinden bazı içerik analizleri:
Günün birinde, pek saygıdeğer David Ogilvy demiş ki: “Satmıyorsa yaratıcı değildir.” Ogilvy’nin söylediğini “Engagement rate’i arttırmıyorsa yaratıcı değildir” ya da “Insight sağlamıyorsa yaratıcı değildir.” olarak uyarlamak, sizce yanlış mıdır?
Gün içerisinde, sosyal medya kanalları üzerinde pek çok içerik ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu içeriklerin bir kısmı sanal çöplükte yerini alırken kimi de hedefine ulaşarak taklit edilmek üzere envanterde yerini alıyor. Peki, neden bazıları çöpe gidiyor da bazıları taklit edilmek üzere envanterde yerini alıyor? Birkaç içerik örneği ile bu durumu açıklayalım:
Sizce bu içerik çöp mü, yoksa taklit edilmeye değer mi? 🙂
Cevap: Bu içerik için, içerik takvimini tamamlamak için yapılmış “öylesine bir içerik” demek yanlış olmaz. Peki, neden?
- Postun altına gelecek olan yorumları bir düşünelim; incir seviyor ya da üzüm seviyor. İnciri sevmiyor, üzümü seviyor ya da üzümü sevmiyor, inciri seviyor. Daha vahim cevap ise; üzüm ya da incir olacaktır. Bu içerik yüzlerce like veya comment almış olsa bile, markaya herhangi bir katkıda bulunmuyor.
- Şöyle olsa nasıl olurdu? Bazı meyveler bir başka sevilir. Sizinki hangi meyveyi, neden “bir başka” seviyor? J Bu yalnızca bir örnek!
- Sayfa adı “Cocopops Anneleri” iken, annelere seslenen içerikler üretmek ne kadar doğru ise, annelerin birbirleri ile konuşmalarını tetikleyen içeriklerin üretilmesi de o kadar doğru olacaktır. Ne yazık ki sayfa genelini incelediğimizde bu tür postlara rastlayamadık!
Şimdi ise, bir başka örneğe göz atalım:
Buna ne demeli? 🙂
Cevap: Klişe bir sağlık bilgisi ve yine “öylesine yapılmış” bir içerik daha…
Peki, neden?
- Evet ya da hayır gibi cevapların markaya ne gibi bir katkısı olabilir?
- Bu tür bir sağlık bilgisinin takipçiye ne gibi bir katkısı olabilir?
- Postun altına gelen yüzlerce evet ya da hayır cevabının engagement rate’i arttırdığını söyleyebiliriz, ancak insight sağladığını söyleyebilir miyiz?
- Peki, şöyle bir metin yazılsa nasıl olurdu? “Gülümsemek, insan vücuduna bla bla… Seni gülümseten bir anı, bizimle paylaşır mısın? J
- Ufak bir detay; Post 14 Ekim tarihinde yayınlanmış. 14 Ekim’de montsuz dışarı çıkanınız var mıydı? Bu post yazın yayınlansa daha tutarlı olabilirmiş!
Şimdi ise; bir başka örneği inceleyelim:
Sizce bu post’a ne demeli?
Cevap: Yetmez ama evet! 🙂
Peki, neden?
- Sevdiklerim olsun isterim. Kavurma olsa acayip mutlu olurdum. (Vejeteryanlardan özür dilerim) … Gördüğünüz gibi metin, hem sofrayı hem de kişileri kapsıyor.
- Verilen cevaplar marka için insight fırsatı veriyor. Bu insight’ların hem offline’da hem de online’da işe yarar nitelikte olduğunu söyleyebiliriz.
- O gün tüketilecek bir içerikten ziyade sürdürülebilir bir içerik.
Örneğin; “Coca- Cola en çok nerelerde sana eşlik ediyor?” gibi.
- Dikkat edilmesi gereken nokta ise; branding’in dozunu doğru ayarlamak! Reklam yapmaktan çok “insanlara dahil olmak” gerekir. Uzun zamandır tanıdığın bir arkadaşınla her buluşmada tekrar tekrar tanışmazsın değil mi? 😉
Kuşkusuz bu yazının devamı “enfes tembelliğime rağmen” gelecek! 🙂 Ancak bu yazıya katkın varsa; yorumda bulunmana çok sevinirim.
Yorum Yok