Stratejik planlamacının bir konu hakkındaki iç görüyü bulup herkesin anlayabileceği hâle getirebilmesi için bilmesi gereken milyon tane konu var. Hepsi bir yana, üzerinde daha fazla durulması gerektiğini düşündüğüm ise insanların duygular arasında yaptıkları yolculukları, kendi düşünce dünyamızda nasıl yeniden canlandırdıktan sonra o duygu geçişlerini adım adım analiz ederek empati kurabileceğidir. Düşüncelerin mi duygulara sebep olduktan sonra aksiyona dönüştüğü, yoksa duyguların mı düşüncelere sebep olduktan sonra aksiyona dönüşüp dönüşmediğini henüz çözemedim. Muhtemelen her ikisinin de öncü olduğu durumlar olduğundan bu sorunun kesin bir cevabı olamayacaktır.

Bu yazıda amaçladığım şey aslında bir nevi beyin jimnastiği. Resimlere bakarak duygular arasındaki geçişleri yani girişi, gelişmeyi ve sonucu, kendi düşünce dünyamızda ne kadar iyi bildiğimizi veya belirleyebildiğimizi anlamak. Bu jimnastiğin gerekliliği veya farkının ne olduğu konusu da açıklanmaya değer. Örneğin, herhangi birinin biyografisini okurken veya izlerken o kişinin, mesela çaresizlikten başarıya, ümitsizlikten ilhama nasıl yolculuk ettiğini anlarız çünkü bu bize birileri tarafından anlatılır. Aradaki, yani ümitsizlikten ilhama yapılan yolculuk birileri tarafından hayal edilir ve bize yemeye hazır halde sunulur.

Kısaca, bir stratejik planlamacı bir duygudan başka bir duyguya nasıl gidileceğini, İstanbul trafiğindeki kestirme yolları bilen bir taksici gibi bilmeli. Burada amaç “Nasıl olmuş?” “Neden yapmış?” ve “Ne düşünmüş?” gibi soruların cevaplarını hayal edip, düşünsel efor harcayarak doğrusu yanlışı olmayan bir dünyada gezinmek. Kolay, öyle aman aman bir şey yok. 😉

Nereden Nereye? - Hikaye


mert.