Bireysel bankacılığın, hâlen bankalara kâr getirebildiği sayılı ülkelerden biri olan Türkiye’de artan rekabet, Dünyanın Yerel Bankası olarak uzun yıllar boyunca kendini konumlandıran HSBC’ye zor günler yaşatıyor. Yıllardır sektör dinamiklerini belirleyen İş Bankası, Akbank, Yapı Kredi ve Garanti Bankası gibi bankalara son yıllarda yeni ürünler ve pazarlama kampanyaları ile boy göstermeye başlayan kamusal sermayeli Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halk Bankası gibi bankalar da eklenince, sektörün dengeleri değişmeye başlıyor. Denizbank, Finansbank, TEB ve ING gibi bankalar, büyük oyuncuları giderek artan bir hızla zorlamaya başlarken, dünyanın hemen hemen her ülkesinde büyük bir oyuncu olarak dikkat çeken HSBC’deki durgunluğu görmemek mümkün değil. Oysa ki aynı HSBC 2000’lerin ilk yarısında Advantage Kredi Kartları ile büyük bir çıkış yakalamış, kampanyaları ile tüketicinin gözünde önemli bir yer sahibi olmayı başarabilmişti. Ne yazık ki günümüzde aynı başarıdan söz etmek mümkün değil.
Sadece kredi kartlarında değil, İnternet Bankacılığında da HSBC’de bir gerileme görebiliyoruz. Geçtiğimiz yıl, HSBC’nin Avrupa ve Dünya’da bir çok ülkede müşterilerine sunduğu mobil bankacılık uygulaması, Türkiye’de de kullanılmaya başlandı.
Ne yazık ki performans olarak Türkiye’deki diğer bankaların bir hayli gerisinde kalan bu uygulama, özellikle Mobil Güvenli Anahtar özelliğinin kullanıcılara yaşattığı sorunlar nedeniyle beklenen ilgiyi görmediği gibi, HSBC’nin Türkiye pazarındaki rekabet gücü açısından büyük bir dezavantaj unsuru olarak yer almaya başladı.
Advantage Kart’taki düşüşün, Mobil Bankacılık ve İnternet Bankacılığındaki gerilemenin sebebi ise rekabetten daha vahim bir durumu ortaya çıkarıyor. Yaptığım araştırmalar gösteriyor ki, HSBC’nin global yönetimi Türkiye operasyonlarına doğrudan yön vermeye çalışıyor ve mobil bankacılık uygulaması gibi global stratejilerin burada da aynı şekilde uygulanmasını istiyor. Advantage kredi kartı konusunda da, HSBC’nin sadece Türkiye’ye özel Advantage gibi bir markaya sahip olmasını tercih etmiyor.
Türkiye gibi bankacılık sektörünün son derece yenilikçi ve rekabetçi olduğu bir ülkede de, global stratejiler maalesef ki her zaman etkili olmuyor. Bu durumu HSBC’nin Türkiye merkezi globale yeteri kadar açıklayamayınca, ya da global, Türkiye merkezinin açıklamalarına hak ettiği önemi göstermeyince de, uzun vadede ne yazık ki sadece banka değil, müşteriler de zarar görüyor.
Benzer sıkıntıları geçtiğimiz yıllarda CitiBank da Türkiye’de yaşadı. Rekabete ve globalin taleplerine karşılık veremedi ve sonunda Türkiye’deki bireysel bankacılık operasyonlarını durdurdu.
Tabi bunda CitiBank’ın “tok satıcı” gibi davranması da etkili olmuş olabilir. Sonrasında bireysel müşteri portföyünün tamamını Denizbank’a satarak Türkiye’de bireysel bankacılıktan çekildi. Eğer ki HSBC de böyle bir durumla karşılaşmak istemiyorsa, bir an önce Türkiye’ye özel stratejiler belirlemek ve kullanıcılarına daha iyi hizmetler vermek zorunda.
Türkiye’de bankacılık son yıllarda rekabetçi ortamıyla gerçekten dikkat çekmekte. Özellikle müşteri dostu, kullanımı kolay internet bankacılığı yoğun iş temposundaki müşterilere ferahlık sağlamakta oldukça başarılı oldu. Birde bunu gerçekleştiren bankalar müşteride alışkanlık yapabilmekte. Bunu da güvenli bir ortamda gerçekleştirdiklerini ispatlayanlar ayrıca rağbet görmekte. Bize bizi anlayan bankacılık lazım. Kim anlarsa o tüketicinin kalbini kazanır. Eğer HSBC Global Yönetimi bunu göremiyorsa zaten gitmeli. Rekabet ortamında bu operasyonlar oldukça etkili yapan bankalar var zaten, onları inceleseler fazla düşünmelerine de gerek kalmaz, simple is that!!
HSBC’nin Türkiye’ye girişi 2001 kriziyle beraber olmuştu, hatırladığım kadarıyla batık bir banka satın almışlardı. Hemen sonra 2003’te bombalı saldırıya uğramıştı bir şubeleri. Bence o tarihten beri Türkiye’de çok güvende hissetmiyorlar kendilerini gerek Türkiye ekonomisi gerekse güvenlik sorunları nedeniyle.
Halk arasında Hepsi Senin Benim Cebimde vb pekçok kısaltmayı duymuşsunuzdur mutlaka, bir imaj sorunları var sanki. Ya da en azından benim HSBC kredi kartımı iptal ettirebilmem 3 ay sürmüştü diye önyargılı düşünüyor olabilirim.
HSBC enerjiye ve samimiyete ihtiyaç duyuyor bence Türkiye’de.
Abdurrahman Bey,
Söylediğiniz gibi marka algısı olarak tüketici gözünde sıkıntı yaşadıklarını düşünüyorum. Yalnız şunu da unutmamak lazım, yazıda belirttiğim gibi HSBC’nin bu kadar geriye gitmesinin bir sebebi de TEB, Finansbank, Denizbank gibi benzer büyüklükteki bankaların olağandışı enerjisi olabilir.
Sevgiler,
Baran
Sayın Ersan yazdıklarınıza katılmamak mümkün değil. HSBC’nin kartlarını kullanan ancak yıllık kart aidatlarının çok yüksek olmasından dolayı iptal yolunu tercih eden birey olarak neden bu kadar yüksek olduğunu sorduğum müşteri temsilcisi, kendi kartlarının çok prestijli olduğunu söylemişti. Prestijli bir kartın müşterisine nasıl bir prestij sağladığını ise anlayamadım. Zira prestijli olarak sunulan tüm özellikler diğer banka kartlarında da mevcut. Farklı bir hizmet anlayışı yakalamaları için sizin yazılarınızda bahsettiğiniz gibi dünya bankası olmak yetmiyor. Bulundukları ülkelerde, hizmet anlayışında samimi olmaları gerekir diye düşünüyorum. Bu durum Citi Bank içinde geçerli, zira kart almanın kolay, kart iptal ettirmenin ise imkansız olduğu, bu konuda zulüm sergilediği için samimiyetten uzak bulduğumu söylemem gerek.
Teşekkür ediyor, yeni yazılarınızı bekliyorum.
Baran Bey Merhaba
Yazıların bize her konuda olduğu gibi Bankaların hizmet yarışları ve rekabet ortamları ile farkındalık yarattığı için teşekkür edıyorum.
Baran Bey
HSCB ve Citi Bank ‘ın hizmet anlayışlarının yerel bankacılık anlayışını yakalayamamaları, güven ve samimiyet ortamı yaratamamaları bu nedenle rekabet ortamında geri kalmalarının nedeni olarak görmekteyim.
Tijen Hanım,
Söylediklerinize katılıyorum. Ancak şunu da belirtmek lazım ki yüksek gelir grubuna sahip premium segmentte, HSBC Premier hizmeti müşterilerinin gözünde oldukça başarılı. Ancak bu başarıdan maalesef ki diğer müşteri segmentleri için bahsetmek mümkün değil.
Sevgiler,
Baran
Sizxin yazınız okuyunca birden geçmişi düşündüm. Benim de kredi kartı ile ilk tanışmam Advantage kart ile olmuştu. Sanırım benim gibi birçok insanın ilk kredi kartı deneyimi de aynı şekilde olmuştur. Yazınızda da dikkati çektiğiniz gibi, böyle büyük bir avantaja sahip olan bir banka yönetiminin, halkın aklına kazınmış alan bir markaya sahipken, bu pazarda bir hayli geri kalması sanırım HSBC global yönetiminin Türkiye pazarının gelişimini iyi okuyamamaktan kaynaklandığını düşünüyorum.
Murat Bey,
Global yönetimin Türkiye pazarını iyi okumamasından kaynaklanacağı gibi bu tarz çok uluslu global şirketlerin en büyük sıkıntılardan biri yerelleşebilmektir. “Global düşün, yerel hareket et” mottosu üzerine faaliyetini devam ettirmeye çalışan çok sayıda şirket, yerel marketlere ürün, reklam ve servis entegrasyonu yapma konusunda bir hayli sıkıntı yaşamakta. Buna örnek olarak, McDonalds’ın hindistan pazarına girişini örnek verebiliriz. Bu konuda yaşanabilecek sorunlar ve McDonalds’ın bulduğu çözümler ile ilgili bir makale paylaşıyorum, ilginizi çekerse incelemenizi tavsiye ederim.
http://www.crainsdetroit.com/article/20070430/EMAIL01/70430004/mcdonald-s-in-india-how-do-you-sell-burgers-in-a-land-where-cows-are
Sevgiler,
Baran
Ülkemizde zaten bir çok yabancı firmanın temel bir problemine değinmiş yazar. Ülkenin koşulları ve toplumun sosyo ekonomik yapısını tam ve iyi bir şekilde analiz etmeyen uluslararası firmaların düştüğü durma HSBC’nin de düşmesi sayın Ersan’ın da belirttiği gibi yüksek ihtimal.
Baran Bey yazınızda çok haklısınız. Dünya bankacılık sektöründe kar marjı açısından Türkiyede ki bankalar üst sıralarda gelmektedir. Buna paralel olarak ayrıca rekabetinde etkisi ile Türkiye deki bankalar yenilik anlamında birçok adım atarken HSBC’nin bu kadar isteksiz görünmesini hayretle izliyorum. Oysa ki global deneyimi olan bu bankanın ülkemizde önemi son yıllarda anlaşılan inovasyon konusuna daha hakim olmalı ve bunu avantaja dönüştürmeliydi. Umarım bu yazınız HSBC yönetiminin dikkatini çeker.
Sevgili Baran; inceleme yazını bankacılıkdaki yanlış strtejilerin değerlendirilmesi açısından çok başarılı bulmakla beraber aklıma gelen bir soruyu da sormak istiyorum. HSBC nin gerilemesinde ve durgunluğunda sermayesinin ait olduğu ülke (Avrupa Birliği Ülkesi) ve sahiplerine duyulan ve yıllar içinde artan antipatinin rolü olmuş mudur? merak ediyorum. Ülkemizde gelişen milli ve dini duygular olumsuz etkilemiş olabilir mi HSBC yi? Sevgiler Teşekkürler.
Mehtap Merhaba, bu kadar güzel ve ince bir soruyu cevaplayabilmek için bir o kadar güzel ve derin bir araştırma yapmak gerekiyor. Ancak HSBC’nin dünyanın neredeyse her ülkesinde faaliyet gösterdiğini düşündüğümüz vakit belirttiğin faktörlerin etkinliği normal şartlar altında çok düşük olması gerekir. Bankaların faaliyetleri sırasında risk unsurlarını incelerler. Riskleri hesaplamada ekonomik ve finansal değişkenler dışında belirttiğin duygular ve görüşler, dolaylı olarak ülkedeki siyasal istikrar altında incelenir. Bu sebepledir ki benim görüşüm HSBC’nin durgunluğunun doğrudan bu sebepler ile açıklanamayacağı yönünde. Ancak genel olarak HSBC’nin riski düşük tutmak istediğinden de bahsedebiliriz diye düşünüyorum. Sevgiler, Baran
Sevgili Baran, ülke koşullarına uygun strateji izlemeyen ya da izleyemeyen kurum ve kuruluşların kar edemeyeceği görüşünü destekleyen yazın için seni tebrik ederim.
Sevgiler,
Kredi kartlarının ihtiyaç halinde ve bilinçli kullanıldığında hayatımızı kolaylaştırdığını düşünmekteyim. Bankalar kredi kartlarında çeşitli kampanyalar yapmakta ve kredi kartlarını müşteriler açısından cazip hale getirmektedir. Kendimize hangi kredi kartı kullanışlı geliyorsa onu seçiyoruz. Geçen hafta uzun süredir kullanmadığım HSBC ek kartımı yeteri kadar kredi kartım olması nedeniyle iptal ettim.
Baran beyin yazısı ilginç, yabancı sermayenin ‘yerel ‘ olma çabaları bana her zaman bir mağazanın vitrini gibi geliyor,mağazanın içine girdiğinde farklı şeylerle karşılaşma olasılığı fazladır, sadece tek bir kredi kartı kullanmayı bilerek seçmiş birine HSBC zor iş yapar…
Bankacilik ve finans konusunda cok fazla bilgim ve ilgim olmamasina ragmen Baran Bey’in yorumlari ve saptamalari oldukca ilgimi cekti. Sadece finansla ilgilenenler degil, bizler gibi siradan vatandaslarin da anlayabilecegi duzeyde yazabilmek, sadece konu hakkinda etkin arastirma yapmis ve konuya hakim insanlarin yetisi oldugunu dusunuyorum. Bundan sonraki yorumlarini ve yazilarini da dort gozle beklemekteyiz… Servetime servet katmak icin bundan boyle Baran Bey’i takip edecegim! Tesekkurler…
Ben, durağandan çok devingen ürünleri tercih etmekteyim. Sizin bizim için özetlediğiniz bankacılık sektörü de kompozisyon düzleminde devingenlik içermekte, yaklaşımınız sırasında doğru tespit ile de açıklama ve örneklemeniz, bu niyetinizin muğlaklıkdan çıkıp en moleküler düzeyde saptamaya varmasına sebebiyet vermiştir. Gündelik yaşamımızın bizi mahkum ettiği kör noktalar ve dekadrajlara inat, global yaklaşımların nasıl hatalı sonuçlar doğurabileceğini; global bakış açısının kendi soyutlamalarını aşarak kültürel ve lokale ulaşma yönünde güçlü bir arzu duyması gerektiğini göstermektedir. Umarım birileri bu yorumlardan bir ders çıkarır.. Teşekkürler.
Sayın Ersan uzun yıllardır HSBC bank müşterisiyim ve ek kartlarımız da var. Bence yazınızda değindiğiniz hususlar uzun süren bir araştırmanın sonucunda hazırlanmış bir rapor sonucu gibi çok çarpıcı ve gerçek bir analiz niteliği taşımaktadır. Şöyle ki Kartlarımızın ve ek kartların yıllık ücretlerinin yüksekliğinden tutunda diğer yaklaşımlarda ki eksikliklere kadar çok çarpıcı ve gerçek bir analizle eksiklikleri vurgulayabilmişsiniz. Tam olarak olayı yakalamışsınız ve bir nevi mentor tavsiyeleri yapmışsınız. Bir müşteri olarak geleceği gören Banka tepe yönetimince belirttiğiniz bu değerli tespitlerin mutlaka dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Teşekkürler. Saygılarımla Feza HACIŞEVKİ
Görüşleriniz için çok teşekkür ederim. Sizin de belirttiğiniz gibi HSBC’nin dikkate alması gereken konular var.
Global stratejilerin bizde işe yaramadığını, HSBC gibi büyük bir kuruluşun Türkiye pazarına girmeden önce tespit edip, önlemini zaten almış olması gerekirdi. Bunu zamanında yapmadıkları gibi hala göz ardı etmekteler. Söylediğiniz gibi ‘Global düşün, yerel hareket et’ mottosunu biran önce uygulamaya başlamadıkları takdirde, kaybetmeleri kaçınılmaz bir son olarak gözüküyor.
Türkiye’de bireysel bankacılık global anlamda kar getiren bir sektör. Bu nedenle yabancı girişimciler için cazip ve Türkiye’de banka satın alma yoluna giriyorlar. Ancak bireysel bankacılık alanında kar elde edebilmek için ölçek büyüklüğü açısından en az orta ölçekli bir banka olmak ve müşteri odaklı olmak gerekir. Global bir anlayış ile müşteri odaklı olmak tam bir tezat oluşturmaktadır. Yerelliği kendine slogan haline getiren HSBC’nin de Türkiye için müşteri profiline uygun bir bankacılık anlayışı sunması gerekmektedir. Bu sektörde karlılık için bu koşullara ayak uydurmak gerekir.
Bankacılığın artık faizden para kazanmak yerine hizmet sunumu ile ücret ve komisyonlardan gelir elde etme dönemine döndüğü bir pazar olan Türkiye için bireysel bankacılık alanında etkin hizmet sunumu için yerel profilin değerlendirilmesi gerekir. Büyüyen Türkiye’de 2000 li yıllardaki krizden sonra trend değiştiren bankacılık için yeni stratejilerin gereksinimi duyulmaktadır. Bu aşamada bireysel bankacılık alanında büyük pay sahibi olabilmek için müşteri isteklerine cevap verebilmek ve bu konuda esnek olmak gerekir. Global bir anlayışın Türk bankacılık sektörüne cevap veremediği, standart bir elbisenin Türk profiline uymadığı Citibank gibi daha önceki örneklerden görüldü. HSBC’nin bu konuda yerel stratejiler belirleyip artık bir an önce sloganına yaraşır bir bankacılık faaliyetine girmesi bir zorunluluk haline gelmiştir.
Bir eczacı olarak şöyle denilebilir.Şimdi tedavide uygulanan yöntemde herbirey ortalama değerlere tabi tutularak tedavi edilmeye çalışılır.Tabi bu yöntemin yanlışlığı artık bilnmektedir. Çünkü her bireye farklı genotip verilmiştir.Aynı ilaçlarla, farklı kişilerde yapılan çalışmalarda; aynı dozla farklı cevaplar alınıyor.HSBC’nin Türkiye’deki uygulamaları ilaç -birey ilişkişne benzetilebilir.
[…] deneyimi açısından nasıl sınıfta kaldığını görmüştük. Daha sonrasında ise Dünyanın Yerel Olamayan Bankası yazısında, HSBC’nin Türkiye pazarında yaşadığı sıkıntılara göz atıp, ülkemizdeki […]