Yaz mevsimine yavaş yavaş yaklaştığımız şu dönemde yazın tüketilebilecek serinletme vaatli içecekler de reklamlarda ağırlığını hissettirmeye başladı. Mart ayında Lipton Ice Tea’nin yeni reklamlarını değerlendirdiğim Lipton Ice Tea Çaykur Didi ve Fuse Tea’ye Karşı adlı yazımdaki gelişmelerden sonra Coca Cola İçecek bünyesinde yaz dönemine reklamlarıyla giriş yaptı. Henüz izlememiş olanlar için reklamı aşağıda paylaşıyorum:
Reklam Plasenta Conversation Agency tarafından hazırlanmış. Plasenta’nın reklamı ve reklamın kamera arkasını sosyal medya hesaplarından paylaşması konusundaki başarısını takdir etmek gerekir. Ancak reklamı takdir etmek gerekir mi, orada biraz şüpheliyim.
Reklamda bayan bir garsonun kafeye gelen iki bayana ne istediğini sorduğunu görüyoruz. Bayanlardan biri aslında nedense öyle bir şey yokmuş gibi ve dalga geçiyormuşçasına bir istekte bulunuyor. Ancak hazırda bulunan Fuse Tea’ler hemen servis ediliyor ve “Bunlar yan masadan.” denerek sunuluyor.
Yan masa diye bakılan yerde Nuri Alço’yu, filmlerinin meşhur şarkısı John Carpenter-The End düzenlemesi eşliğinde görüyoruz. Nuri Alço’nun canlandırdığı tip ve karakterler bir dönem ebeveynlerinin “Aman evladım dışarıda sakın bir şey içme, bir şey katarlar.” demesine neden rollerdi. Bu dışarıda bir şey içmekten imtina etme mevzusundan içecek markalarının daha önce ne çektiğini en iyi bilen firmalardan biri olan Coca Cola İçecek’in bu kullanımına anlam vermek mümkün değil. Neyse ki Nuri Alço’yu fazla görmüyoruz ancak yine de bayanın yüzünde o ifadeyi görmemiz nedeniyle mevzu yine hortluyor.
O masadan değil, diğer masadan geldiği söylenince bu sefer Buğra Gülsoy’a dönülüyor. Buğra Gülsoy epik bir rejiyle dönen bir masanın başında, romantik bir atmosferde görülüyor. Buna uygun bir sesle konuşup bayanı Fuse Tea içmeye ikna ediyor. Daha doğrusu buna yönelik olarak etkileyiciliğini kullanıyor. Bayan Fuse Tea’yi içiyor ve “Hakikaten akıyor.” diyerek mutluluğunu belirtiyor.
Buğra Gülsoy bu karizmaya uygun bir seçim. Ancak, Buğra Gülsoy da yeni neslin kötü adam oyuncularından biri olarak ön plana çıkıyor. Sadece kötü adamlık tarzı farklı: Nuri Alço kadınları istismar eden rollerde oynarken Buğra Gülsoy’un televizyon rolleri yoğun olarak psikopat-kriminal eğilimler gösteriyor. Ancak bu gene de tek başına olsa akla gelmeyecek kötü adam çağrışımını getiriyor. Buğra Gülsoy tek başına olsaydı bu mevzuyu belki de hiç konuşmayacaktık.
Reklama böyle bir senaryo gerçekten gerekir miydi, orası biraz muallakta kalmış durumda. Neden “kötü adam” çağrışımları tekrar uyandırılıyor? Hele ki bundan en çok sıkıntıyı çekmiş bir içecek firması tarafından neden Nuri Alço rolleri hatırlatılıyor? Sizce de garip değil mi?
Yaza yaklaşılan, Lipton Ice Tea’nin yeni kampanyasıyla tekrar hareketlendirdiği soğuk çay pazarının bu yoğunluğa hazırlandığı ve diğer bir rakip olan Çaykur Didi’nin pek de fazla ayaklarının yere sağlam basmadığı dönemde biraz daha oturaklı bir reklam kampanyası düzenlenebilirdi. Her ne kadar konseptini özgün olmasa da Çaykur Didi’nin Naciye Teyze reklamları kendi içinde sürdürülebilir bir model. Lipton Ice Tea’nin Doruk ve Buse odaklı tiplemeleri de reklamın hikaye olarak devam edebilmesine olanak tanıyor. Ancak Fuse Tea’nin reklamının bu tip bir sürdürülebilirliği yok. Garson bayanın tiplemesi kendi içinde tutarlı olsa da reklamın sonundaki didaktik sloganı, reklamın inandırıcılığını sağlayacak gerçekçiliği de belli ölçüde zedeliyor.
Murat Durak geçtiğimiz hafta Elidor ve FuseTea Reklamlarında Ünlü Kullanımı adlı yazısında Nuri Alço kullanımına değinmişti. Nuri Alço’nun gazozla özdeşleşmesi de onu bu ürün grubundan belli oranda uzaklaştırabilir. Coca Cola İçecek nasıl görüyor bilmiyorum ama biz de Nuri Alço filmleriyle büyüdük; bu nedenle Nuri Alço’nun tiplemelerinin alametifarikası olan kullanımlarını unutmuyoruz. Gerçi ropdöşambr ile Fuse Tea de bunu unutmamış görünüyor ama nedense gazozdan soğuk çaya geçişi zorlamayı seçmişler.
Bu yüzden soruyorum: Fuse Tea nereye akıyor? Ürün olarak Çaykur Didi’ye cevap niteliğinde aynı boy teneke kutuyu ürettikleri de düşünüldüğünde algısal olarak neden bir takip arayışındalar? İki firmanın da glikoz şurubu kullandığı düşünüldüğünde 500 mililitreye çıkan bir hacimde serinlettikten sonra içen kişi bunaltma durumu olması muhtemelken, neden ısrarla büyük boya gidiliyor?
Bu dönemde aslında 500 mililitrelik boyutunu önemli bir yenilikmiş gibi sunan Çaykur Didi’nin Mini Didi yaptığını ve 250 mililitrelik bu ürünün muhtemelen deneme amacıyla bazı yerlerde yer aldığını görüyoruz. Algılar bu kadar karışıkken, Arizona IcedTea 473 mililitrelik hacmiyle ortalama 5 TL gibi bir fiyatla satılırken, geriden gelen Sırma Ice Tea’nin marka bilinirliği görece çok düşükken biraz daha ayakları yere basan markalar görmemiz gerekiyor.
Fuse Tea akıyorsa bile nereye akacağına karar vermiş gibi görünmüyor. Yaz gelirken harareti azaltmak, sakin kafayla çalışmak gerekiyor.
Saygı ve sevgilerimle.
Yorum Yok