markalar1-brandtalksDünya üzerindeki küreselleşme dediğimiz –iyi mi kötü mü aslında tam olarak da karar veremediğimiz– makro etkiyle artık dünyanın önemli bir bölümü tek bir pazar olmaya doğru hızla yaklaşıyor. Medya tüketim kanallarındaki benzer içeriğin etkisiyle artık insanların kültürlerinin bir birine benzeme oranı da hızla artıyor. Bu bir taraftan küresel pazarlama ekiplerinin işini kolaylaştırırken –bir birine benzeyen kültürlere pazarlama  daha kolay varsayımıyla– bir taraftan da kalitesi, fonksiyonel faydası bir birine çok yakın binlerce farklı ürünün tüketiciler tarafından tercih edilmesini ve farklılaştırmasını git gide daha zorlu hale getiriyor. Tüketiciler üzerindenki bu karar verme gerilimi arttıkça marka kavramının değeri de her geçen gün artıyor. Dünyanın FMCG devlerinden biri olan Procter&Gamble’ın pazarlama departmanı kavramını yakın zamanda kaldırıp yerine marka yönetim departmanına dönüştürmesi de bunun somut göstergelerinden bir tanesi. Eskiden ya da yakın zamana kadar deneyimlerle edinilmiş pratiklerin akademik iş kültürüne sahip şirketlerce iş gücü ekosistemlerine katılan yeni üyelere aktarılması ve iş üstünde öğretilmesi belli bir sürede gerçekleşirken ve bu ekosisteme dahil olan kişinin yaklaşık 5-6 yılda gerçekten yeterli birer marka lideri haline gelirken ve yine bu süreye yakın bir sürede iş gücü devir oranı yaşanırken günümüz bilgi ve rekabet tufanında bu süreler artık tolere edilme limitlerini aşıyor. Bunun yanı sıra günümüz marka ekosisteminde marka yaratımı ve yönetimi konusunda teorik ve pratik marka donanımı daha yüksek marka liderlerine ihtiyaç duyuluyor. Bu nedenle marka iş gücünün marka yönetimi özelinde pratiğe yönelik içeriğe sahip programlarla eğitilmesi daha fazla önem kazanıyor.

Sabancı Üniversitesi de yakın zamanda marka pratikleri adıyla hem içerik hem de eğitici kadro olarak gerçekten gelecek vaat eden bir yüksek lisans programı açtı. Programın müfredatı ve pratiğe yönelik yapısıyla ve içerik desteği sunan P&G, Ipsos gibi alanında dünyaca ünlü firmaların desteğini almasıyla gerçekten marka iş gücünün eğitimi için önemli bir adım. Merak edenler aşağıdaki linklerden programın detaylarını inceleyebilir.

Program İçeriği

Program Kadrosu

Eğitim Lokasyonu

Ve Tabi ki Ücreti 

Bir kaç hafta önce Beyoğlu’ndaki Reklamcılar Vakfı binasında programın tanıtım toplantısına katıldım. Gerçekten heyecan uyandırıcı ve ilk izlenim olarak doyurucu bir bilgilendirmeydi. Programla ilgili tek endişemi de burda yazmak istiyorum, bunu toplantı sırasında da belirtmiştim. Programın yapısı, içerik ve kadro ne kadar harika olsa da programa kabul edilecek kişilerin donanımı ve deneyimi, katılacak kişilerin işlenip bir çıktıya dönüştürülme süreci konusunda en az içerik ve kadro kadar etkili olduğunu hatta önem yüzdesi olarak ifade edilmesi gerekirse 1/3 olduğunu düşünüyorum. Ben bunu tanıtım günündeki değerli hocalara bu düşüncemi futbol takımı metaforuyla sordum. Program katılımcılarının geneli ne kadar bilgi ve deneyim sahibi olursa  ve bir birlerini zorlarsa sınıftaki herkesin kondüsyonu, ekip projeleri ve tartışmaları sayesinde o kadar hızlı yükselecek, “Siz programa alınacak kişilerin pazarlama ve markaya yönelik deneyimleri olması konusunda katı davranacak mısınız yoksa program kontenjanının doldurulması için ticari öncelikli bir yaklaşımla bu konuda esnek olunacak mı?” Diye sorduğumda bunu başvuru oranları belirleyecek cevabını aldım. Umarım bu değerli program hakkettiği gibi bir birini terletip zirveye taşıyacak marka lideri adaylarının başvurularıyla dolup taşar.