28 Kasım 2014’de dünyanın önemli marka danışmanlığı şirketlerinden Saffron Brand Consultant’ın etkinliği olan Brand is You’yu siz okuyucularımıza aktarmak için oradaydık.

Turgay-Adıyaman-Brand-TalksEtkinliğin konsepti Masters of Change yani “Değişimin Ustaları”ydı. Bu bağlamda kendi iş alanlarında önemli değişimlere öncülük etmiş 30’a yakın konuşmacı bu etkinlikte yer aldı. Etkinliğin başka bir önemli tarafı da Saffron’un dünya başkanı haricinde geri kalan tüm konuşmacılar Türk idi ve başarı ya da değişim hikayeleri Türk markaları ile ilgiliydi. Bu nedenle bu sene dahil olduğumuz bir çok ulusal ve uluslararası pazarlama ve marka etkinliği içerisinde Brand is You’nun farklı bir öneme sahip olduğunu düşünüyorum.(Konuşmacıların tam listesine şuradan ulaşabilirsiniz: http://brandisyou.com/)

Etkinliğin ilk oturumunda Saffron’un Türkiye ve Global başkanları Turgay Jacob-Benbunan-Brand-TalksAdıyaman ve Jacob Benbunan’ı dinledik. Turgay Bey sahneye ilk çıktığında dinleyenlerin bu etkinlikten beklentilerini sorarak dinamik bir gün olacağının ipucunu veren bir girizgah yaptı. Salondan değişmek, farklılaşmak v.b farklı beklentiler ifade edildi. Umarım beklentileri günün sonunda karşılanmıştır. Sonrasında etkinliği ve amacını kısaca anlattı. Bugünkü 29 konuşmacının 28’i yerli marka hikayelerini anlatacağını ve dünyaya açılan markalarının değişim hikayelerini anlatacaklarını belirtti. Konuşması sırasında son 10 yıldır dünyadaki başarı öykülerine yüzeysel baktığımızı ve her garajda bir Steve jobs varmış gibi davrandığımızı ama başarıların arkasındaki gerçek dinamikleri ve koşulları iyi araştırmadığımızı söyledi “Hayaller Paris, gerçekler Eminönü” diyerek Türkiye’deki yerli markaların önemli bir kısmının kendine bakışlarıyla aslında oldukları konumun çok uzak olduğunu belirtti. Bu bakış açısından kurtulup gerçek değişim ve başarı hikayeleri yaratmamız gerektiğini ifade etti.

Sonrasında Saffron’un dünya başkanı sahneye çıktı ve 28 Eylül 2014 tarihinde Çırağan Sarayı’nda yapılan toplantıyla lanse edilen Turkey-Discover The Potential’ı markasının yaratım sürecinin detaylarını ve Türkiye’nin yurt dışındaki marka algısını anlattı. Öncelikle Türkiye’nin yurt dışındaki marka algısından bahseden Benbunan, sonrasında markanın logosunun yaratım sürecinde Türkiye’nin üzerinde bulunduğu coğrafyaki halkların yüzyıllardır kullandığı imgelerden nasıl yararlandıklarından bahsetti. (Discovery the Potential ile ilgili Brand Talks yazarlarından Berker Pandır’ın yazdığı farklı bir bakış açısı sağlayacak detaylı bir yazıya şuradan göz atabilirsiniz)

Marka kavramının bir söz ve deneyim tasarımı ve o deneyimin müşteriye ulaştırılması olduğunu söyleyen Benbunan, ayrıca marka yaratım ve yönetim sürecinde kullanılan sembolik öğelerin ve aksiyonların medya dostu olması gerektiğinden de bahsetti.

Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı İlker Aycı; Türk markalarını destekleyen bir devlet teşvik programı olan Turquality programı hakkında kısa bilgiler verdi. Yerli markaları destekleyen Turquality programında şu anda 160-170 firma olduğunu, Turquality programıyla yerli firmaların kurumsallaşması ve uluslararası pazarlara açılmasını sağladıklarını ve bu programda rayicine uygun olduğu sürece devlet tarafından Türk markalarına verilen desteğin bir limiti olmadığını belirtti.

büyükekşi-brand-talksTİM başkanı sahneye çıktığında ise geleneksel bir iş adamı olarak düşündüğüm Mehmet Büyükekşi gerçekten yüksek performanslı bir sunum gerçekleştirdi ve Türk markaları ve marka sahipleri tarafından dikkate alınması gereken şeyler söyledi. Van Gogh’un “Önce hayal ederim, sonra hayalimi resmederim” sözüne atıfta bulunarak, biz de artık hayallerimizi resmetmeliyiz diyerek Turgay Bey’in sunumundaki hayaller ve gerçekler olgusunu onayladı. Başarılı bir ülke olmak için katma değerli şeyler yapmamamız gerektiğini söyleyen Büyükekşi, bu katma değerin inovasyon, tasarım, teknoloji ve marka alanlarına yoğunlaşarak yapılabileceğini ifade etti. Bu alanlara yapacağımız yatırımla ülke imajımızı yükseltmemiz gerektiğini çünkü ülke imajımızın ürünlerimizin tüketiciler gözünde pazarlıksız daha yüksek fiyata satılmasını sağladığını belirtti.

Discover the Potential markasına da değinen  Büyükekşi; 8 ayrı anlamın yüklü olduğu 8 farklı şekille ülkemizin potansiyelini anlatmaya çalıştıklarını ve Discover the Potential’ın bir marka değil tüm dünyaya yaptığımız bir teklif olduğunu söyledi.

“Dünyaya Açılan Markalar” oturumunda ise Türkiye’nin bazı başarılı markalarının liderlerinin değişim ve başarı hikayelerini murat-kolbasi-brand-talksdinledik. Bu markalar Arzum, BigChefs, Tırsan ve ODE idi. Değişimin ilk önce nerde başladığını soran Günseli Ocakoğlu’na; BigChefs’in kurucusu Gamze Cizreli; kendisindeki değişimin dibe vuruşundan sonra başladığını belirtti.

Tırsan Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu; Değişimin temelinde eğitim ve yeteneğe yatırım vardır, biz de değişime öncülük etmek için bunu yapmamız gerektiğini belirtti. Yabancı şirketlerin bir çalışandan elde ettikleri yıllık değer 107.8 bin TL yerli şirketlerde ise bunun yarısı olduğunu ve dünyadaki rekabetde ayakta kalmak istiyorsak şirketlerimizin yönetim kalitesini arttırmak zorunda olduğumuzu söyledi.

Arzum CEO’su Murat Kolbaşı; Değişmek için önce değişmeye niyetimiz olması gerektiğini, zaten niyet varsa değişimin zaten o bir şekilde geldiğini ifade etti. Konuşmasının devamında dünyaya kafa tutan markalar yaratabilmemiz için çalışanlarımızın kişi başı verimlimliğini arttırmamız gerektiğini ve Global şirketlerin çalışanlarından elde ettikleri verimle Türk şirketlerin çalışanlarından elde ettikleri verim arasında iki kat bir fark olduğuna dikkat çekerek kurumsallaşma ve yönetim kabiliyetlerimizin geliştirilmesi gerektiğini ön plana çıkardı. Biraz Arzum’dan da bahseden Murat Kolbaşı, Arzum çalışanlarının getirdiği fikirleri ürüne dönüşürse 5 yıl bu üründen kazançlarının %1,5’ini çalışanlarıyla paylaştıklarını belirtti. Bu yöntemin yeniliğin kurum içerisinde motive edilmesi açısından gerçekten çok faydalı olacağını düşünüyorum.

Asya’nın yükselen ekonomilerine de değinen Murat Bey, Asya pazarlarının yükselen cazibesini güneş doğudan doğuyor diyerek, gelecekte başarılı olmak isteyen markaların Asya’ya yönelmesi gerektiğini söyledi. Mercedes ve Ferrari en çok Çin’de sattığını ve lüks tüketimn orda çok hızlı arttığı bilgisini verdi. Bilinen bir gerçek olmasına ve Murat Bey tarafından sesli tekrar edilmesine rağmen özellikle Çin’e çok sık seyahat eden biri olarak bu söylediklerinin yurt dışına açılmayı planlayan Türk markalarının önceliklerinde üst sıralara taşınmalı

erol-batislam-brandtalksBunun yanı sıra kişisel olarak da tanıdığım Murat Kolbaşı gerçekten açık fikirli, yeniliklere kapısı açık ve gerçekten her seviyedeki insanla iletişim kuran bir kişi ve bu kişiliği Arzum markasına da bire bir yansımış durumda. Murat Bey’i tanıyan kişiler Arzum’un marka kişiliği ile Murat Bey’in kişiliğinin ne kadar yakın olduğunu hemen anlayacaklardır.

Brand is You’daki heyecanla beklediğim konuşmacılarıdan biri 3 sene önce tanıştığım Türkiye’nin en önemli marka uzmanlarından ve şu an Havas İstanbul reklam grubunun liderliğini yapan Erol Batislam’ın[Erol Hocam:)] oturumunu iş yerimdeki acil bir toplantıdan dolayı kaçırdığım için gerçekten çok üzüldüm. Ama salonda bulunan dostum ve Brand Talks ekip arkadaşım Vecdi Çimen’in aktardığı ve sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla her zamanki gibi güldüren ama düşündüren ve rafine bir sunum gerçekleştirmiş. Eğer sunumunu slideshare hesabından yayınlarsa sunumunu da burada paylaşacağım. Keşke videoya alınsaymış 🙂

Güncelleme: Yukarıdaki paragrafta keşke Erol Batislam’ın sunumu videoya alınsaymış demiştim almışlar, aşağıda sunumun tamamını izleyebilirsiniz, diğer sunumları da şuradan izleyebilirsiniz.

Öğleden sonraki oturumlar ile ilgili yazı ve notlarınız varsa lütfen beni bilgilendirin; yazınıza bu metinde link vererek ikinci yarısını da Brand Talks okurlarıyla paylaşmak isterim. Etkinliğine dair tüm fotoğraflara ise şuradan ulaşabilirisiniz.

Ayrıca etkinliğin ev sahibi olan Saffron’un Türkiye başkanı Turgay Adıyaman’a ve eşi Şebnem Adıyaman’a bizi ağırladıkları için teşekkür ederim.