purpose-brand-talksPurpose, varlık nedeni-amacı demek. Kişiler de, markalar da, kurumlar da bunun ne olduğunu bilmek zorunda. Ve bu “daha çok kazanmak” gibi bir şey değil, alakası yok. İnsanların düşünce, duygu ve davranışlarını olumlu yönde değiştirmek, onlara ilham vermek, onları motive etmek, mutluluklarını sağlamak, özgürlüklerini hissettirmek gibi temel motiflere dönük bir şey. Alanlar daraltılıp daha spesifik bir hâle de getirilebilir. Kadınlara güçlü olduklarını hatırlatmak, insanların internette özgürce dolaşmalarını sağlamak, bireyin yaratıcılığını kamçılamak gibi… Bunu işin özü belirliyor.

Liderin ortaya koyduğu bu “purpose”, mutlaka değerlerle beslenmeli. Adalet, yaratıcılık, öğrenme, dinamizm gibi… Bunlar liderin karar almasını kolaylaştırıyor. Bu karar “purpose”a hizmet ediyor mu, etmiyor mu? Değerlerimize uygun mu, değil mi? Bakın, karar almak nasıl da kolaylaştı bir anda. Neye evet, neye hayır diyeceğinizi biliyorsunuz. Çünkü bu sizin yolunuz! Yol kesicilere itibar edemezsiniz.

people-brand-talksSırada “people” var. Şimdi sizinle aynı amaca sahip veya aynı amaç için yola çıkmaya gönüllü, yetenekli insanlarla birliktesiniz. Aynı değerleri paylaşmayanlar, farklı amaçları olanlar kendiliklerinden gidiyor. Etrafınıza sizi o amaca ulaştıracak olanlar toplanıyor. Bunlar otomatik olarak gerçekleşiyor.

Ardından bilinen “purpose” yolunda, bu insanlar üretmeye başlıyor. Ortaya çıkan ürünler en üst kalite “product”. Böylesine sağlam ve değerleri olan bir yapıdan “kötü” bir ürün çıkması neredeyse imkansız. Buna izin verilmiyor. İnovasyon almış yürümüş. “Profit” doğal sonuç.

para-brand-talksBu dizimi farklı yapıp da, mesela sıralamayı “profit-product-people” olarak ortaya koyarsan, tüm adımlarını “kâr” üzerine atarsın. Düşük maliyetli, amacı olmayan, memurlaşmış kalitesiz adam çalıştırırsın. Ürün de ona göre çıkar. Kâr ettiğini sanırsın bir süre, sonra ya batarsın, ya kovulursun. Kâr etmediğin gün işin biter.

Liderler, markalar, kurumlar kendilerini bu gözle bir değerlendirmeli. Ben acaba bu yaptığım işi niçin yapıyorum diye herkes kendine sormalı. Büyük küçük ayırt etmeden tüm işler “purpose” doğrultusunda ve mükemmel yapılmalı. İşte o zaman kalpler sizindir.