Bilenler bilir ben okumaya, edebiyata meraklı biriyim. Çok okuyan bir ailede büyüdüm, öyle gördüm. Üniversitede edebiyatı ikinci branşım olarak seçtim. İşim gereği de, edebiyat merakım gereği de “bir konu nasıl anlatıldığında nasıl anlaşılır” a epey kafa yoruyorum.

Yaratıcı strateji kapsamında, brief verirken, brief alırken, kurgulanan stratejiye ilgili kişileri ikna ederken en çok başvurulan formatlardan biri sunum.

Çok hazırladığım ve çok dinlediğim halde ben sunumları sevmiyorum.

Sunum, ortamı anlatanlar ve dinleyenler olarak ikiye bölen, konuşmanın iki insan arasında doğal bir sohbet gibi akmasına mani olan bir format. Sunumlu toplantılarda insanlar, daha çok tahtaya kalkmış öğrenciyle öğretmen, iş görüşmesinde kendini beğendirmeye çalışan kişiyle patron arasındaki dinamiklere benzer bir hava içine giriyor. Birileri birilerine bir sunum yaptıklarında, sanki üzerlerine düşen vazife bitmiş gibi, bayrak yarışında baton ilgili ekibe devredilmiş gibi davranabiliyorlar.

Sunum hazırlamanın bir işlevi yok mu? Elbette var. Sunum hazırlamak en çok düşünce akışını berraklaştırmaya yarar. Fuzuli detaylardan, yan yollardan kurtularak, dinleyeni a’dan b’ye en kısa şekilde taşıyacak bilgilendirme ve ikna sürecini kurgulamaya yardımcı olur, tartışma zeminini yaratır.

Tabii ideal olarak.

Kimi sunumlar, konuyla ilgili her tür detayın boca edildiği bir bilinç akışı seyri izliyor. Kimi sunumlarsa, artık kimsenin bir şeyleri uzun uzun okumaya sabrı olmadığından, vurucu görsel, üç-beş cümle formatında, bir aforizmalar silsilesi olarak ilerliyor.

Ben sunumlara değil ilişkilere ve sohbetlere inanırım. Bu inancımda da yalnız değilim. Derste de göstermeyi çok sevdiğim Briefly videosunda farklı disiplinlerden yaratıcı insanlar tam da bu konu hakkında konuşuyor.

Briefly from Bassett & Partners on Vimeo.

İyi ilişkiler ve verimli sohbetler, karar vericilerin baştan sona konuya müdahil olmasını, ikide bir iphone’larına laptoplarına kaçmadan, sohbetin hakkını verecek şekilde anda kalmalarını gerektirir.  Bu gereklilikleri yerine getirmek, iyi sunum hazırlamaktan daha zor.

Başarılı uygulamaları mümkün kılan iyi stratejiler, günün sonunda insanların birbirini iyi anlamasından geçer. Öte yandan en sevdiğim şairlerden Attila İlhan’a bakacak olursak “Olmayacak şey bir insanın bir insanı anlaması” (http://siir.sitesi.web.tr/attila-ilhan/karantinali-despina.html)

Dolayısıyla anlamak, anlaşılmak yeterince zorken, mümkün olduğunca şeffaf, rahat, akışkan ortamlarda konuşabilmek, strateji üretmenin “iterative” (yinelemelerle, üzerine koyarak ilerleyen) bir süreç olduğunu baştan teslim etmek gerekli. Hatt yaratıcılığı yeşertmek için elzem.

72AndSunny’nin ofisini nasıl tasarladığını okumanızı, bu bağlamda tavsiye ederim. http://www.psfk.com/2015/07/howard-hughes-offices-72andsunny-design-modern-office-space.html