Steve Berry sever misiniz? Bendeniz pek bayılırım; biraz “gerçek” biraz “ manipülasyon” arkasında sağlam ve sürükleyici bir kurgu ile 300 sayfayı 3 günde bitirirsiniz. Her kitabından pek çok bilgi ve öngörü alabilirsiniz. İmparator’un Mezarı, yine bir Steve Berry klasiğidir. Bu sefer üstümüze gelen Çin treninin, nasıl bir darbe ile önümüzdeki yıllarda bizi vuracağına dair… Okuyunuz, okutunuz efendim!
Yine nerden geldik buraya derseniz, yemedim içmedim son dönemde kendimi yeni marka deneyimine adadığım için, Çin’de dünyanın en büyük anne- çocuk- oyuncak fuarına attım kendimi geçen ay. Kardeşim yıllardır Çin’de yaşadığı için bir abla olarak hem hasret giderdim, hem de bu vesileyle sizlere Çin’de pazarlama ve iletişim fırsatları hakkındaki bir iki fikrimi paylaşayım istedim.
Bulgu 1: Kalabalıklar evet, kısa değiller hayır!
Hiç öyle minik adamların arasında dolaşmıyorsunuz efendim! Gayet ortalamanın üstünde boyları. Güzel değiller. Aralarında güzel buldukları 2-3 kişiyi reklam yüzü yapmışlar. Her markanın yüzü neredeyse aynı, Noodle reklamında da şampuan reklamında da aynı oğlan var. 2 de kız bulmuşlar güzel, yemeklerini, sularını verip, bir yerde reklam için kapalı tutuyorlar sanırım bunları. Lazım oldukça da çıkarıyorlar. Çocukları çok sevimli ama ergenlikte ne oluyorsa artık, ellerinde bir bunlar kalmış sanırım…
Bulgu 2: Lüks markalar için Çin büyük bir potansiyel! Chanel’i Kızılay dağıtıyor!
Bildiğiniz üzere Çin, dünyanın 2. ekonomik devidir. 18 milyon çift, 12.000 Euro’dan fazla gelir ile yaşarken, bunların 4 milyonunun yıllık gelir düzeyleri de 26.000 Euro civarındadır.
Çin halkı ve hükümeti, geçmiş dönemlerde ekonomik olarak kalkınmak adına iş gücünün ucuzluğuna abanmış durumdaydı. Ancak, bunun acı sonuçları oldu. Hava kirliliği, sağlık sorunları, ucuz ülke algısı nedeniyle sömürge durumuna düşmek!
Çin hükümeti bu gidişe dur demeye karar verdiğinden beri, kendi halkını zenginleştirmeye ve burjuvasını yaratmaya başladı. Bugün Pekin ve Şangay’da dolaştığınızda, kendinizi süper-sonic bir ülkede gökdelenler arasında buluyorsunuz.
Zenginleşen bir orta sınıf söz konusu, Rusya’da da 10 yıl öncesinde yaşanan SES grupları arasındaki ekonomik gap burada da var. Parası olan Çinliler, şu an vizyona sahip olmadıklarından Avrupa’dan gördükleri, duydukları markalara çılgın bir fanatiklik içerisindeler. Sokaklarda gördüğünüz orijinal marka çantalar, son model arabaları Kızılay dağıtmış gibi duruyor.
McKinsey’nin 2015 yılında yaptığı araştırma, dünyada lüks marka tüketiminin %20’sinin Çin’de gerçekleştiğini gösteriyor. Bu tüketicilerin yaş ortalamaları da öyle koca koca insan yaşları değil: Lüks marka kullanıcılarının %45’i 35 yaşın altındadır. Çinli milyonerlerin yaş ortalaması ise 37.
Bulgu 3: Mütevazılık önemli bir değer, pazarlama iletişiminizi buna göre planlamak zorundasınız!
Çin kültürü, tanıdığınız pek çok kültürden farklı. Mütevazılık ve netlik önemli. Öyle hava atayım, iki aşağılayayım, yemez! Sert bir dille eleştirilirsiniz. Kim olursanız olun, naif ve kelimelerinizde seçici olmalısınız.
Sanırım bundandır ki, Çin’de lüks marka iletişimde hükümet 2013 yılı itibariyle bazı dilsel kullanım kısıtlamaları getirdi. Reklamlarda “lüks” “ asil “ yüksek sınıf” gibi kelimelerin kullanılması yasak.
Bulgu 4: Çin’den buraya değil, dünyadan Çin’e markalar gitmeli!
Yine de ortada elbette bir görmemişlik, vizyon eksikliği söz konusu… Bunu da Avrupalı aslanlar gibi kullanıyor. Fransız şarabı ünlü diye herkes peşinde. Ekmekler, pastalar Fransız menşeili yerlerden alınıyor. Ancak, henüz ayamadıkları şey şu ki, Fransız en has şarabını değil orta kalite şarabını, Premium fiyat ile Çin’e dayıyor.
Romanya’nın, Türkiye’nin gerçekten kaliteli şarapları, doğru iletişim stratejileri ile Çin’de büyük değer kazanabilir.
Nişin, nişine, markanın deneyimine hevesli Çinliler… Özel tasarımlar, kapalı VIP eventler, fenomen çalışmaları, fonksiyonel olduğu kadar tasarımla da ön plana çıkan pek çok ürün için Çin çok değerli bir pazar. Hele de doymuş Avrupa karşısında, cebinde parası olan Çin, Türk markaları için de önemli bir açılım olacaktır.
Bulgu 5: Çin’de iş yapacaksanız, sosyal medya vazgeçilmeziniz olmalı!
Dünyada 1,2 milyar sosyal medya kullanıcısı olduğu tahmin edilirken, bunların 750 milyon civarı Çin’de bulunmaktadır.
Söz konusu sosyal medya paylaşımları, ekran karşısında zaman harcama olduğunda Çin’den daha yoğun bir ülke ben henüz görmedim. Çin’de yaşayan sosyal medya kullanıcılarının büyük bir kısmı sadece takipçi değil, içerik yaratıcısıdır. (%76 civarı)
Komünizmden kaynaklı daha içe kapanık bir toplum algısına sahip olsak da Çin’de insanların, yasaklamalara rağmen, kendi içlerinde yarattıkları yoğun, akışkan bir sosyal medya dünyaları var. WeChat!
WeChat, Çin’de yasak olan Facebook, Twitter, Instagram, Google, Gmail gibi pek çok uygulamanın tek bir program üzerinde toplanmış, yetmez üstüne alışveriş, tatil rezervasyonu, online satış (ebay mantığı içerisinde), para transferi dahi yapabileceğiniz bir uygulamadır.
Bizzat gördüğüm bir tabelayı paylaşmak isterim, ancak bu şekilde Çin’deki sosyal medya kullanımının yoğunluğunu anlayabilirsiniz çünkü: Metro en sık kullanılan vasıtalardan bir tanesi Çin’de. Metro merdivenlerinde şu tabela var: “ Lütfen merdivenlerden inerken telefonunuza bakmayınız”
Çinlilerin yaşamları, iş- ev arasında geçerken, sosyal medya onların en önemli eğlence ve sosyalleşme kaynağıdır. Her kesim ve yaş grubu için sosyal medya tahminleri zorlayan bir güce sahip Çin’de!
Kendinizi iyi bir selfieci ya blogger sayıyorsanız, bir de onları görün!
Bulgu 6: Adabı muaşeret maalesef eksik!
Komünizmin ortak sorunu bu bence… Yıllarca pek çok doğu bloğu ülkesinde çalışmış bir stratejist olarak söyleyebilirim ki, bu ülkeler yaşanan kültürel süreç nedeniyle sosyal anlamda iletişim sorunu yaşadıklarından ve yeni yeni diyaloğa başladıklarından kabalar!
“Make your own way!” bana Çin’e indiğim an tembihlenen bir sözdü. 2. Gün anladım. Omuz atarak yürümek, kalabalıkta kendine yer açmak, hayatta kalma çabanızın önemli bir bölümü.
Olimpiyatlar öncesinde hükümetin yaptığı açıklamalar var bu konuda: “Azıcık kibar olun, ecnebiler gelecek, biraz kibar davranın” diye. Çin’de yaşayan Amerikalı bir dostum anlattı. O ara düzeldiler ama yine başa döndük diyor.
Metroda çocuklu bir kadına yer verdiğimde, yolcuların şaşkınlığını görmenizi isterdim!
Bulgu 7: Yabancı dil sorunsalı!
Çin’de okuma yazma oranı düşük. Dilin zorluğu, imkânların kısıtlılığı belli bir jenerasyonu kısır bırakmış durumdadır. Yeni jenerasyon İngilizceye teşne olsa da diyalog kuracak birini bulmanız pek kolay olmuyor. Öncelikle çekiniyorlar, yetersiz olduklarını bildikleri için muhatap olmamaya çalışıyorlar.
Söz konusu ticaret olduğunda ortak bir yaklaşım yakalamanız ( pata küte yarı İngilizce yarı beden dili gibi) ya da Çin ticaretine, diline ve kültürüne hakim sağlam bir partner bulmanız şart!
Bulgu 8: Anlık ve şaşırtan etkinlikler, marka sadakati için önemli!
Bildiğimiz pazarlama ve reklam Çin’de oldukça eksik. Bizim yıllar evvel izlediğimiz primitife yollar bile bugün Çin için yeni! Outdoor kullanımı, sosyal medya reklamları, tv reklamlarında her şey çok sıradan ve yaratıcılıktan uzak.
Ancak, eğlenmeye aç, yeniliklere hızla adapte olan genç jenerasyona ulaşmak isteyen markalar için mobbing eventler, şaşırtan etkinlikler, hadi fırlayın partiliyoruz, Karaoke eşliğinde tanıtımlar gibi Türk event ve PR şirketlerinin hayal güçleri ve deneyimleri ile Çin’le fark yaratacaklarına eminim!
Burada alasını yapıyorlar. Orda yarısını uygulasalar, markalar için ölçümlenebilir büyüklükte geri dönüş alabilirler.
Bulgu 9: Ekonomik gap kısa sürede kapanacak!
Rusya örneğinde olduğu gibi Çin’de de ekonomik gap söz konusu. Chanel alanlar bir yana sokakta yatanlar bir yana. Ancak Çin hükümetinin sosyal becerileri ve hırsı ile ekonomik gap hızla kapanacak. Üstümüze gelen trenden kaçınmanın yolu, bu büyümeden pay almak için markalarımızın burnunu doğuya çevirmek olabilir.
Bulgu 10: Turizm ve eğlence sektörü için önemli bir açılım!
Çinli, sadece bir Karaokesever değildir. Adamlar eğlenmek istiyor. Cafe, pub, caz bar var. Ama hala eğlence sektörü için pek çok açılıma ve fiyat rekabetine ihtiyaç var. Farklı mutfaklardan oluşan restoranlar, niş deneyimler sunan lüks kafeler Çin’de iş yapacaktır.
Ultraviyolet Şangay’da bambaşka bir yemek deneyimi sunuyor mesela. Rezervasyonla, muhtemelen 4-5 ay sonraya yer bulabildiğiniz mekânda bir akşamda 20-30 çeşit farklı lezzeti denerken, her tadım esnasında içinde bulunduğunuz odanın ambiyansı, simülasyonu değişiyor.
Bulgu 11: Sağlıklı yaşam trendi!
80 yaşındaysan, daha yolun var arkadaş, gençsin kafası! Sağlıklı yaşamak, dinç olmak, spor yapmak Çinliler için çok önemli bir trend. Sabah her park ve bahçede kaç yaşında olduğunu tahmin edemediğiniz amcalar, teyzeler taiçi yapıyor. Beslenmeleri en sağlıklısından…
Zeytinyağı, sağlıklı hazır gıda, bakliyat, sebzeli makarna, et ve et ürünleri markalarına sesleniyorum. Çin’de sizi bekleyen milyonlar var!
Hey pilatesçiler, zumbacılar! Spor salonları dolup taşıyor, hala da büyük beklentiler söz konusu, neredesiniz?
Bulgu 12: Açık hava, park ve bahçeler önemli iletişim ve pazarlama alanları!
Komünizmden kaynaklanan sosyal alan tesisi nedeniyle park, bahçe gırla… İnsanlar, sabah erken saatlerden akşam geç saatlere kadar buralarda zaman geçiriyor. Özellikle dışarda yeme kültürü çok olduğu için, yemek sonrası bir tur atalım alışkanlığı var. Bu alanlar, markaların iletişim yapması için bakir ve heyecanlı alanlar.
Bulgu 13: Çin’le ticaret yaparken dikkat!
Sosyal ilişkilerde dürüstlük önemliyken, söz konusu ticaret olunca Çinlilere dikkat! Dolandırıcılık, kötü işçilik, kötü imalat gırla!
Pazarınızı, hedefinizi iyi belirleyin. Doğru partnerler bulun! İşinize hakim, Çinli imalatçıların dilinden ve tarzından anlayan, pazarlık gücü kuvvetli, son kontrolleri sizin adınıza yapacak, yükleme kadar sorumluluk alacak iş ortakları ile çalışın!
www.sasasourcing.com önereceğim firmalardan bir tanesi. Tekstil, demir çelik, aksesuar, tüketici teknolojileri anlamında uzun yıllara dayanan deneyimleri ile başarılı bir ekip.
Bulgu 14: Sabrı öğreneceksiniz!
Çinlinin ilk hamlesi seni bezdirmek. Bunalıp, lanet olsun noktasına geleceksin ki, istediğini yapasın. Çin’de yaşamak, ticaret yapmak için mutlaka sabırlı olmanız lazım. Asya kültürü, batı ile daha yakın ilişkileri olan biz Türkler için anlaşılması zor bir yapı…
Yorum Yok