Müşterilerim hakkında yazmadığım bilinir. Ancak konu Pegasus olunca duramıyorum çünkü yıllardır anlatmak istediğim şeylere, memleketteki temel sıkıntılara çok iyi örnekler sunuyor. Geçen hafta sosyal medyada çıkan bazı tartışmalar üzerine, altı yıl önce çalışmış olduğum müşterim hakkında vaka tadında bir şeyler yazmak istedim. Buyurun;
Büyük Resim:
Türk iş insanı genellikle soyut düşünemez, fikre değerini vermez ve bir konsepte bağlı uzun soluklu iş yapmayı sevmez. Yerel konseptler geliştirip bunların global pazarlanmasını geçtim, global konseptleri tavizsiz uygulayabilen de azdır. Genelde işin özünü, uzun vadeli matematiğini görmek istemezler. Kısa vadeli düşünür, taktik seviyede günü kurtaran işlerle taşıyıcı fikirlerin suyunu çıkarırlar. Türkiye’de evrensel bir konsepti tavizsiz uygulayan, risk alan iki önemli marka BİM ve Pegasus’tur. Bunlar da Dieter Brandes ve Ali Sabancı sayesinde var olabilmiştir.
BİM iş modelinin temeli Alman “hard discount” zinciri ALDİ’dir. Konseptin ana fikri, matematiği bellidir; Yüksek hacim, sınırlı temel ürün, düşük sabit maliyet. Bunu Türk iş dünyası iki binlerde anladı ama bizim evde ALDİ konsepti kırk yıldır konuşulur, ayıptır söylemesi. Eskişehir’de altmışlarda süpermarket açan babam 1974 yılında Almanya’ya gitmiş, ALDİ fikrine hayran kalmıştı. Hep anlattı durdu. BİM 1995 yılında mağazalar açmaya başlayınca pek kimse uyanamadı işe. Onlar da yeterli hacme ulaşana kadar meşakkatli bir çaba içinde oldular. Mağazalar açıp kapadılar, ürün denemeleri yaptılar. Muhtemelen ilk yıllar ciddi zarar yazdılar. O işin başında bir Türk olsaydı ilk yılın sonunda konsepti bırakıp ürün sayısını iki bine çıkarır, lüks mağazalar açar ve hizmetleri artırırdı. Sonra da birkaç yüz mağazada kalırdı. Neyse ki Dieter ve kurucu ortaklar fikre inanıyorlardı ve bugün ortaya BİM başarısı çıktı. Nefes almadan bin mağaza açmak kolay iş değildir. Uzun vadeli matematik dediğim de budur.
Türkiye’de uzun yol otobüs yolcu sayısı doksanların ortalarından beri yüz küsur milyona takılmıştır, artmamaktadır. Varan, Ulusoy gibi büyük markaların bitmesi ondandır. Ama yine de son yirmi yılda her taraf büyük otogarlarla doldurulmuştur. Çünkü maksat tesis yapmak, ayrı konu. İç hat uçak yolculuğu ise on milyondan yüz on milyona çıkmıştır aynı sürede. Ve bu Pegasus sayesinde olmuştur. 2003 yılında ETStur için çalışırken Atlas hava Yolları bünyeye katılmıştı. Baştaki niyet daha uygun fiyatlı bir havayolu olmaktı. Biz de bu konunun öncülerinden EasyJet yaklaşımını esas alarak isimlendirmeyi ve logoyu o şekilde yapmıştık. Ancak sonrasında yönetim fikir değiştirdi ve hizmet ağırlıklı bir konsept belirlediler. Son olarak da Atlasjet ismini Atlas Global yaptılar. Tutarlı bir yaklaşım, umarım başarılı olurlar.
Evrensel LCA (Low cost airline) modelini ise Pegasus getirdi ülkemize. Konseptin ana unsurları olan dar koltuk araları, ikram verilmemesi ve ekstralara ücret alınması THY müşterisine ters geldi ve ilk günden itirazlar patladı. Ancak işin matematiği bir sır değildi. Bunu bilen “Alman” Sabancı, su isteyenlere karşı direndi. O dönemde benzer bir giriş yapan Anadolu Jet ise gelen tepkilere dayanamadı ve ikrama başladı mesela. Şimdi biraz bölgesel, biraz ondan bundan takılan kimliksiz bir marka durumunda. THY-Anadolu Jet ikilisini Migros-Şok vakasına benzettim o dönemde. İkisi de bir yere gitmedi. Gitmez, çünkü işin doğasına aykırı.
Ali Sabancı’nın esas vizyonu ise Sabiha Gökçen’dir. Bu havalimanı yapıldıktan sonra uzun yıllar THY sefer koymadı ve orası atıl kaldı. Sabiha Gökçen ölü yatırım diyen kaç tane ekonomist-yazar biliyorum. Sonra ne oldu? Evrensel LCA konseptinin önemli unsurlarından birine uygun olarak Pegasus, ikincil havalimanı Sabiha Gökçen’i sahiplendi. Akabinde gelinen yer ortada. Ülkede uçak yolcusu ona katlandı ve Türk halkı uçmaya başladı.
Biz 2010 yılında altı ay boyunca global LCA konseptinin ülkemize uyarlanması için çalıştık. Malum, o sistemin bazı sert/pragmatik uygulamaları bizim kültüre ters geliyor. Örneğin Ryanair iş başvurularından para alabiliyor ama Pegasus yapınca tepki görüyor. O dönem evrensel konsepti yerel kültüre uyarlamak için onlarca araştırma-analiz yaptık. Bazı lüzumsuz sert uygulamaları kaldırdık. İşin özeti şuydu; Türk milleti artık uçuyor olmaktan dolayı çok mutluydu ve bunun arkasında Pegasus olduğunu biliyordu. Anadolu kadını tek başına seyahat edebilir olmuştu mesela. O insanların ikramla filan işi yoktu çünkü artık uçuyordu. Hayatı değişmişti.
Ama bizim beyaz Türkler arasında durum farklıydı. Onlar bir suyu bile kendisine fazla gören, dar yerde oturtan markaya tepkiliydi. Hizmet meraklısı sosyeteyi anlıyorum ama kendine pazarlamacı diyen meslektaşlarım ‘iyi de bir su vermiyorlar” diye şikayet ediyor, onu anlamıyorum. Mesele su parası değil ki pazarlamacı kardeşim. İkram verirsen ekstra ağırlıktan üç yolcu kaybedersin. Koltuk aralarını açar ve fazla bagaja göz yumarsan bu rakam katlanır. İkram veren uçak molada on değil kırk dakikada temizlenir. Sistem çöker. Basit matematik.
Başka Akmerkez Yok
Her neyse. Şimdi bu beyaz Türkler meselesi çok ilginç ve derin. Sadece iş dünyasında değil siyasette de zarar görüyoruz bu Cumhuriyet elitlerinden ve onların ezberlerinden. Beyaz lafı da çok tepki görüyor. Yakın çevremden eleştiriler alsam da haklı olduğum her vakada doğrulanıyor ve bu tarifi de çok başarılı buluyorum. Özür dilerim. 2008 senesinde Başka Akmerkez Yok başlıklı bir kitap yayınladım ve kimi çevrelerde çok ilgi gördü. Kiminden de tepki. Kitabın ana fikri, üst sosyo ekonomik kesime mensup elit şirket yöneticilerimizin, patronlarımızın ve iletişim profesyonellerimizin tüketime katılmaya başlayan orta sınıfı, yeni Türkiye’yi anlamamalarıydı. Örneğin YKM patronları bana doksanlarda “AB gruplarını mağazalarımıza nasıl çekeriz?” diye sorduklarında ben onlara “siz orta sınıfı sahiplenmiş bir markasınız, ne işiniz var üst segmentle?” demiştim. Sonrasında onların boşalttığı yeri Evkur doldurdu. Ülkede onlarca benzeri vaka var. Çarşı mağazaları LCWaikiki olurdu belki de, bilemiyorum. Ama o dönemde ortaya çıkan “koşulsuz müşteri memnuniyeti” hayali bir çok girişimcinin şiarı oldu maalesef. Buradan Pegasus vakasına yansıyan mesele şu ki ülkedeki yöneticiler, pazarlamacılar kendi arkadaşlarından gelen münferit şikayetleri çok ciddiye almaktadır. Bunu zamanında ETS’den de, Pegasus yönetiminden de çok duydum. Kendi mahallelerine markayı nasıl sevdirecekleri öncelikli iş hedefleriydi sanki. Halbuki Pegasus müşterilerinin %90’ı yılda sadece iki uçuş yapıyordu. Filan.
Pegasus Eleştirileri Haksız mı? (Detaylar)
Öncelikle belirtmem gerekir ki müşteri daima haklıdır. Dolayısıyla Pegasus hakkında gelen şikayetler dikkatle incelenmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır. Geçen hafta attığım tivitler nedeniyle kendi mahallemden resmen dayak yedim. Şunu söylemem lazım ki ben yılda yüze yakın uçuş yaparım. Bunların elliden fazlası Pegasus’ladır ve şimdiye kadar yaptığım yüzlerce uçuşta beni sinirlendiren tek bir olay bile yaşamadım. Şahsen detaylara takılmayan, çok talepkar olmayan bir adamım. Üzerine biletleri genelde müşteri alır ve online checkin’leri asistanım yapar. Mahallemin standartlarından uzak bir adam olduğum kesin. Ama yine de ortada bir sıkıntı var.
Geçen hafta bir kardeşim Facebook’taki yazışmalar sonrasında “abi beyaz Türk tanımın nedir?” diye sordu. Şöyle cevapladım; Türkiye’deki bir restoranda garsonun on saniye boyunca bakmamasına tepki verip Fransa’da on dakika sabırla bekleyen insandır. O da bana “Fransa’da bekleme olmaz ki” dedi. Daha iyi bir cevap düşünemem. Çünkü beyaz Türklerdeki algı şudur; Fransa’da sistem var, insan hakları var ve adam benimle ilgilenmiyorsa, masaya bir sandalye daha ilave etmiyorsa, yarım çorba getirmiyorsa ya da 18:01’de servisi kesiyorsa bir bildiği vardır…
Yani memleketteki genel sistemsizliğin, ilkesizliğin ceremesini bir konsepti uygulamaya çalışanlar çekiyor ve onlar da kendilerini net anlatamıyorlar, kararlı duramıyorlar sanki. Toparlamam gerekirse, bence Pegasus biraz lüzumsuz reklamlar, sadakat programları ve ekstralar ile bizim mahalleye şirin görünmeye çalışıyor. Hayatında Evkur’a, BİM’e girmemiş insanlara “Ben de Nişantaşı çocuğuyum” demeye çalışıyor. Muhtemelen bu aşırı harcamaların da katkısıyla fiyatları olması gerektiği kadar ucuz tutamıyor. Havayolu işletmesinin temeli olan dinamik fiyatlandırma konusunu da daha dikkatli yorumlayabilir diye düşünüyorum. Son koltuğu 300 TL pahalı satarsan bu şirketin mali tablolarını o kadar etkilemez ama ekonomik algısı ve giderek LCA konsepti zarar görebilir. Tabi elimde güncel araştırmalar olmadan konuşuyorum ama Pegasus’un gecikme şikayetlerini de daha iyi yönetebileceğini düşünüyorum. Gecikmelerin çoğu bizim ülkedeki plansız, programsız yatırımlardan ve belden aşağı vuran ağabeylerden kaynaklansa da bu kadar çok reklam verip sörf sponsorluğu yapacağına müşteri ilişkilerine daha çok kaynak ayırsa ve şikayetleri özenle karşılayıp kendini iyi anlatsa sorunlar azalabilir diye düşünüyorum. Ve susuyorum….
Uçur bizi Pegasus.
Duygusal bağınız olması sebebiyle eleştiriler hafif kalmış. Pegasusun konumlanma hataları bir yana zorunlu müşterisi olarak söylüyorum; durum içler acısı olmak üzere. Ali Bey sağda solda iniş kalkış esprisi yapa dursun – bir havayolunun temel esprisi zamanında kalkış yapabilmesidir. Her ne kadar acayip iyi rakamları yine Ali Beyin ağzından duymuş olsam da asla inanmıyorum. Zamanında kalkan pegasus uçağına denk geldiğimizde şaşırır olduk. Şirket büyüdükçe iletişim kanalları kapanıyor. Ve maalesef sahibinin dahi doğru verilere ulaştığında emin olamıyorum. Özetle Ali Beyin hayali olan iş benim çoğunlukla kabusum.
Güzel bir yaklaşım. Paylaşım için teşekkürler.
Bu yıl tatilde bir bahçe ile tanıştım. Bahçeli bir evin bahçesi hazırlanmış. Her taraf yeşillik ve çiçekler. Yiyecek ve icecek çok belirli sayıda seçilmiş. En iyi şekilde bizzat kendileri tarafından üretiliyor. Sohbet ve iletişim çok iyi. Saat 1900’da kapanıyor ve pazartesi tamamen kapalı. Herkes çok memnun herkes birbirine orayı öneriyor. Dostluklar büyüyor.
Pegasus kendi konsept dışına çıktı zaten fiyatlarının diğerlerinden bir farkı yok. Fiyat artınca beklenti de doğal olarak artıyor. Bindiğimiz son uçuşta gecikmeden dolayı uçağı temizleyemeyeceğiz yardımlarınızı rica ederiz diye anons yaptılar. Hizmet sektöründe çalışan biri olarak bunu nasıl bu kadar rahat dile getirdiklerine şaşırdım. Bazı standartlardan taviz verilemez, bunun en başı temizlik. Sosyal medyadan konuyu paylaşınca cevap verme ihtiyacı bile duymadılar ki günümüzde her şirket böyle durumları ciddiye alıyor. Bodrum’dan yurtdışı aktarmalı uçuşlarının bekleme aralığını çok iyi ayarladıklarından tercih ettiğim oluyor ancak Barselona uçuşunda yolcuya acil çıkışta çantasını yanına alamayacağını anlatmaya çalışan hostes tepinmeye başladı. Personel eğitimi konusunda çok yolları olduğu aşikar. THY’nin Sabiha Gökçen’i çok yoğun kullanmasından rötar konusuna bir nevi hak veriyorum ama onun dışında yaşananlar tamamen şirketin sorumluluğunda
Merhaba,
Yazinizin bakis acisini cok begendim. Ozellikle beyaz turk taniminizi okuyunca “hakikaten oyle” dedim. Normalde paylasilan goruslere cok fazla yorum yapan biri degilim ancak konu Pegasus olunca bir kac sey yazmak istedim. Ali Sabanci ilk defa bu konsepti getirmek istediginde ben Ryanair basta olmak uzere Easyjet hatta belki cok kimsenin bilmeyecegi My Air, Vueling, Air Berlin gibi Low Cost firmalar ile onlarca kez ucmustum. O zaman Turkiye’ye ucsun diye Irlanda fahri konsoloslugunu yapmaya bile soyunabilecegim Ryanair hakkinda internette yaptIgim propagandayi dusundugumde Pegasus benim icin cok sevindirici bir gelismeydi. Hala da oyle. Ilk ciktiginda beri Pegasus Plus uyesiyim mesela. Hala yurtici veya yurtdisi ilk Pegasus’un biletlerine bakarim. Ama artik firma olarak bence fazla simardilar. Ben ve benim gibi kisilerin sizin de belirttiginiz gibi daha fazla ucmaya baslamasi, THY’nin bu alanda bir turlu atilim yapamamasi ve Sabiha Gokcen’e yaptiklari cok akillica olan yatirim sayesinde buyuduler ve cetin bir rakip oldular. Hatta yurtdisinda THY’nin alternatifi haline geldiler – ki mesela Ryanair algi olarak asla bir British Airways ya da Air Berlin asla bir Lufthansa degildir- Fakat her Turk sirketinde oldugu gibi rehavete kapildilar. Ve ben burada hakkaten Ali Beyinde adam akilli iyi bilgilendirildigi kanaatinde degilim. Isin ilginc tarafi normal olarak boyle kotu bir yonetim anlayisi varken beklenen, fiyatlarin dusuk tutulmasidir ki baska yerleRden olan sikayetler engellenebilsin. Ne yazik ki cogu hat icin THY’den daha pahali olabiliyorlar. Kampanyalari ise cok limitli ya da cok yersiz zamanlarda. Gecikmeler ise son 2 yilda eksponansiyel olarak artis gosteriyor. Ankara’ya araba ile gidilse inanin daha cabuk ve hatta daha ucuz gidilebilir bazen. Bunu da sadece burokratik baskilar bahanesiyle gecistirmek mumkun degil. Anadolu jet’in Sabiha ucuslarini cok arttirdigi bir gercek ama kimsenin ilgisi yokken havalimani avantajindan yararlanip ekmegini yerken simdi hava trafigi ya da rekabet bahanesine siginmak cok yersiz ve ayip. Habire kiyas gosterdikleri Ryanair da bir kez gec kalmisligim yoktur. Zaten bilincli bir musteri Pegasus ile ucuyorsa beklentileri ucretsiz su ya da yastik/pike degil zamaninda ucus ve uygun fiyattir. Su an maalesef ikisi de mevcut degil Pegasus icin. Yine ornek olarak Ryanair da 0,02 Euro return Paris bilet ucretini kredi karti cekemedigi icin mecburen ek Priority Boarding hizmeti almisligim vardir. Yuksek fiyatlarin bahanesi sadece havalimani vergileri ve yakit ucretleri olamaz. Belki eskisi gibi fiyatlar yok ama hala yapan yapiyor. Ben ucaklarda ucretli tuvalet uygulamasini bile desteklerken Pegasus’tan sadece bu iki konuda beklentim olmasini normal bir sey diye dusunuyorum. Acilen firmanin kendine ceki duzen vermesini ve sizin de bahsettiginiz gibi kaynaklarini dogru yerde kullanmayi ogrenmesini umut ediyorum. Yeni bir fikirle imaj yaratmak ve ilgi gormek kolaydir ama bunu kaybetmek cok daha kolaydir.
Merhaba,
Konuyu genel olarak ekonomik ve mali degerlerle irdelemissiniz. Yazdiklarinizin tamamina katiliyorum. Pegasus yolcuya bilet sattigi zaman ucak icerisinde ikram verecegini taahut etmiyor. Yani ben sana ucakta su bile vermem diyor ki kaldiki adi uzerinde ikram. Ikram nedir oncelikle onu algilamak gerekir. Bir bankaya gittiginizde kredi basvurusunda bulundugunuzda banka size cay kahve meyve suyu yiyecek yada icecek temin ediyor mu? Hayir! Ama ben dunya para verdim bilete. E tamam dunya para verdin kredi cekerken de en az 4 kisilik bir ailenin veya arkadas grubunun disarda bir cafede harcayacagi parayi senden tirtikliyor hemde seni bir yerden bir yere de goturmuyor. Oturdugu yerden hesabina parayi yatiriyor. Sende orada pasa pasa 30 dakika 1 saat bekliyorsun. Veya toplu tasimaya bindin. Yada toplu tasimayi da gectim taksiye bindin yolda gidiyorsun ve trafik durdu. Burada taksicinin sucu ne? O taksi duraginin sucu ne? Maalesef yakin aylarda bir akademisyenin soyledikten sonra istifa etme mecburiyetinde kaldigi Turkiyedeki okur yazarlikla alakali bir cumlesi vardi. Turkiye de okuma orani arttikca cehalet uc kutuplarda artiyor. Mesela bir yabanci yolcu ucak tehir ettiginde eger baglantili ucusu var ise o ucusuna nasil yetisebilecegini sorar. Ama malum elitist beyaz Turk sembol sehri olan izmirliler kabin ekibine saldirip hastanelik ederler. Cunku eskiler “Okumak cahilligi alir, eseklik baki kalir.” Demisler ama bizim ulkemizde okumak cahilligide almamis bazi seylerde baki kalmis. Zamanin birinde pegasus havayollarinda calisiyordum. 3 yolcu gelip ucagin kapisinda sunu sordu biz gercekten ucaga mi geldik. Ucak koruge bagli oldugu icin bazen yolcu nereye geldigini anlamayabiliyor. Buyrun noldu dedigimde biz ucumuz 99TL ye bilet aldik dedi. Iyi iste daha ne istiyosunuz dedim. Yok yok 3 umuz toplam 99 tl ye bilet aldik dedi. Tamam nasil yardimci olmami istersiniz dedigimde biz ucacakmiyiz simdi dedi. Evet 3 unuz birlikte ucacaksiniz ama bunu icerde pek dillendirmeyin cunku bilete 300 lira veren yolcular var diyip kendilerini iceri aldim. Yol boyunca parali ikramdan yediler ictiler. Mesela bir beyaz Turk ornegi vermek isterim. Her halinden beyaz olan bir yolcu almanyadan ucaga bindi. Malum turkiyede havacilik cok hizli buyuyor dunya da 1 numarayiz imkanlarimiz yok o ayri. Yolcu ucaga alindi ve 1.30 saat gecikme… evet biliyoruz gecikme olacagini bu konu da size yalan soyluyoruz. Ama sizi ucaga almasak 1.30 saat gecikme 2.30 saat oluyo bunu da siz anlamiyorsunuz. Neyse donelim bizim beyaza. Ucaga girdi koltuguna oturdu tam arkaya giderken pardon bakarmisiniz acaba ne kadar slot var? Diye sordu. Slot(ucagin gecikmeye girmesine verilen bi terim aslinda tam olarak degilde uzun uzadiya anlatamiycam) kaptanimiz gerekli aciklamayi yapacaktir suan icin bilgilendirilmedim diye ordan ayrilmak isterkeb Tekrar pardon dedi. Buyrun nasil yardimci olabilirim diye sordugumda burada 40€ya bilet alanlar var ben 400€ verdim bilet aldim bende mi beklicem diye sorunca insan tabi yok seni biz katapultla istanbula kadar firlatacaz yok simdi biz sizi yolluyoruz biz beklemeye devam edicez yok siz 400 oyro verdiniz herkesi indircez bitek siz gidiceksiniz diye seyler kafada donuyor tabi ki. Hafif bir tebessumle kaptanimiz birazdan bilgi verecektir diyip ayriliyoruz. Turkiyede beyaz turk dedigimiz kesim aslinda beyaz turk degil beyaz turkler Thy nin BC sinifinda ucanlar ve emin olun onlar gayet elit kibar ve nazik insanlar ama ucagin arkasinda beyaz turk taklidi yapanlar iclerindeki varoslugu ve cahiliyeti ucagin biraz gecikmeye girmesiyle ya da ucaktaki ayranin bitmesiyle ortaya cikartiyorlar. O kadar bilgililer ki ucak turbulansa girdiginde pardooonnn ammaaa kaptaniniz acemiii ghalibaa oha yani ilk defa boyle bi ucus yaptim diyenler. Yani beyaz turkler kotu degil. Kotu olan beyaz turk olmaya calisan plazalarda ayda 3-4.000 lira maasla calisan ayda 200-300 kenara atip 6 ay oncesinden 60 liraya bilet alip full pansiyon otellerde donerleri tabaklara dolduran ickileri onune 3-5 tane doldurtan tipler. Bunlarda beyazimsi turkler tam beyaz degiller biraz bulaniklar.
Sorun “bir bardak suyu bile parayla satıyorlar” kısmından çok öteye geçti… Sektöre girişi, insanları ekonomik şartlarda uçurması ve buna bağlı rekabetten ötürü sektörün de kalitesini arttırması zaten Pegasus’un en büyük başarısı… Ama şimdi bu başarı grafiği düşüşte… Sebebi de müşteri memnuniyetsizliği… Müşteri ne ister?..
1- Zamanında Kalkan Uçak; Son dönemde en fazla rötara maruz kalan şirket
2- Temizlik; Uçağı beraber temizleyelim zamanımız yok diyebilecek kadar özensiz
3- Fiyatlar; Bakın bu konuda tam bir aldatmaca ustası!
3a) İnternetten flypgs den kontrol ettiğiniz fiyatı bir daha bulamıyorsunuz, çünkü ikinci denemenizde size daha yüksek fiyat veriyor. VPN ile tekrar bağlanırsanız eski fiyata ulaşıyorsunuz yoksa kazıklanıyorsunuz.
3b) Size başta verdiği fiyatla sonlandırdığı fiyat arasında her zaman yüzde 10-20 fark var ve bu fark koltuk ücreti veya bagaj farkı değil…
3c) En önemlisi; Artık “ucuz” da değil… THY yollarında her zaman daha uygun fiyat bulabiliyorsunuz… Birazcık araştırmanız yeterli…
4- Hizmet Kalitesi; Başlangıçta ne kadar iyi ise şimdi o kadar kötü… Yer ekibi ve kabin ekibinin güler yüzlü ve yardımsever yaklaşımından tutun da iniş yaptığı havalimanı seçimine kadar çok fazla ters giden durum var.
Sonuç olarak; yazınızdaki çok şey Pegasus’un sektöre girdiği yıllar bakımından doğru olmakla beraber, son birkaç yıl baz alındığında tam tersi… Sanırım bu yüzdendir ki Avrupa bazında da en kötü şirketlerden biri olarak gösteriliyor.
Umarım düzelir ve biz de eskiden olduğu gibi keyifle uçmaya devam ederiz.
Teşekkürler
İki küçük çocuğumla Saat 23:30 uçağı 3 de kalkıyor, 4te varıyor ve 5te evde oluyorsam zamanında kakış oranları %99.9 da olsa benim için o havayolu bitmiştir.
Güven bey başka akmerkez yok kitabınızı 2007de inanılmaz etkilenerek okumuştum. E hani kanyona, cities, forumlar, crvahir vs dünya avmye yetti kitle. Üstüne arttı be şekil değiştiriverdi. Ne kapanan avm sayısı mazeret ne başka bir şey. Jilet gibi çıkarım yaparsan seni de keser dönüp…