Kültür sözcüğü Latince cultura’dan geliyormuş. Cultura inşa etmek, işlemek süslemek bakmak anlamlarına gelen Colere’den türetilmiş. Örneğin Romalılar “mera işlenmesine” agri cultura demişler. Bunu wikipedia’da okuyunca gülümsedim. Çünkü markanın beslendiği ortamı tanımlamak için kurduğum başlıktaki benzetme burada karşıma çıkmıştı.
Şüphesiz toplumların kültürleri ortaya çıkardıkları ürünlerin, markaların karakterlerini ve güçlü yönlerini belirleyen en önemli unsurdur. IKEA’ya ürünlerinin (telaffuzu imkansız ama sevimli) isimlerini ve logoya renklerini veren İsveç kültürü, markaya asıl katkısını Kuzey Avrupa ülkelerine özgü olan kısıtlı kaynaklarla sorunlara yaratıcı çözümler getirmedeki uzmanlığıyla yapmıştır. Danimarka’nın LEGO’su Kuzey Avrupalıların bu becerisini başarıyla kullanan başka bir örnektir.
Rusların Lada marka arabası, herhangi bir Batı Avrupa markasından daha az albeniye sahiptir (hadi açık konuşalım düpedüz kabadır) ama Rusya’nın çetin iklim ve coğrafyasında sürücüsünü yolda bırakmayacak bir “fonksiyonelliğe ve performansa” sahiptir.
Ama ben bu yazıda başka bir kültürden bahsetmek istiyorum: Şirket kültürü.
Şirket kültürü hakkında duyduğum en iyi tanımlamayı paylaşmadan geçemeyeceğim. Prof. Sumantra Ghoshal, organizasyonlar üstüne uzmanlaşmış bir akademisyen. World Economic Forum’da yaptığı bir konuşmada kişilerin kurum içi davranışlarını belirleyen bağlamı anlatmak için kullandığı bir metafor var; “smell of the place”[1]. Doğduğu şehir olan Kalküta’nın Temmuz ayındaki 40 derece sıcaklığı ve %99’a varan nemini, ders verdiği Fontainebleau’nun ormanının bahar ayındaki havasıyla kıyaslıyor. İlkinde insanın bütün enerjisini tüketen ve halsiz bırakan ikincisinde ise insanın içini kıpır kıpır eden ve yerinde durdurmayan bir ortamı betimliyor. Bazı şirketlerin kendi içinde Kalküta’nın iklimini yaratırken, bir yandan da yönetimin çalışanları insiyatif almamakla, değişime direnmekle ve takım çalışması yapmamakla suçladığına dikkat çekiyor.
Buradan sözü Edgar Schein’in organizasyonel kültürü analiz ederken tanımladığı katmanlara getirmek istiyorum. Bu modele göre, kültür katmanlardan oluşuyor, hatta bazı kaynaklar bunu bir buzdağına benzetiyorlar.
Bir organizasyona adımınızı attığınızda ve takip eden ilk günlerde görecekleriniz ve hissedecekleriniz en üst katmandaki unsurları oluşturuyor: Ortamdaki koku, sesler, insanların birbirlerine nasıl hitap ettikleri, toplantı düzeni, ritüeller, giyim tarzları, fiziksel koşullar ve hatta duyacağınız bazı hikayeler, anekdotlar… Bir alt katmanda yönetimin çalışanlara işlerin nasıl yürütülmesi gerektiğine dair talimatları, strateji dokümanları, şirket felsefesi, değerleri yer alıyor. Kültürü oluşturan en alt katmanda ise şirketin yazılı olmayan kuralları var. Yıllar yılı edinilen tecrübelerin birikimiyle oluşmuş nesilden nesile aktarılan temel varsayımlar, genel kabuller. Çalışanların bir durum karşısında takınacakları tutumu en çok etkileyecek olan da bu katmandır, diyor Schein.
Acaba sizin organizasyonunuzda çalışanlar kurum değerlerine göre davranıyorlar mı, ya da değerlerle genel kabuller uyum gösteriyor mu?
Bir arkadaşım anlatmıştı; çalıştığı şirkette geçtiği söylenen ve herkesin dilinde olan bir olay. Bir satış temsilcisi bir sabah şirket merkezinin kapısına az bir mesafe kala, bir üst düzey yöneticinin arabasını sollamış ve ondan önce içeriye girmiş. Aynı gün işine son verilmiş. Şimdi bu şirkette işe yeni başlayan bir çalışan, bu kıssadan birçok hisse çıkarabilir ama başka bilgileri de dikkate alır. Diyelim ki şirket bir ailenin üyeleri gibi birbirine yakın olmaktan bahsediyor, değerleri arasında. Bu iki veri birlikte düşünüldüğünde, evet bu bir aile olabilir ama, büyük olasılıkla otoriter, çocuklarına fazla nefes aldırmayan ve tolerans göstermeyen bir babanın reisliğinde bir aile olsa gerek. Sizce bu şirketin elemanları astlarına ve müşterilerine ne şekilde davranır? O marka müşterileri ve tüketicileri tarafından nasıl algılanır?
(devam edecek)
[1] Prof.Ghosal’ın yaptığı konuşmanın videosunun da yer aldığı linkte dile getirdiği kavramlarla ilgili bir güzel bir makale var https://www.linkedin.com/pulse/smell-workplace-creating-right-context-success-sourabh-soni
Yorum Yok