Yüzyıllardır; daha sağlıklı, parlak ve genç görünen bir cilde sahip olabilmek için yapmadığımızı bırakmadık desek, abartmış olmayız. Altın maskesi, yılan zehri, sümüklü böcek maskesi gibi kulaktan kulağa yayılan efsanelerin yanısıra, Roma döneminden kalan 2000 yıllık bir kutuda bulunan kalıntının geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkan fonksiyonu da bu sonsuz gençlik arzusunu destekler nitelikte. Yapılan araştırmalar sonucunda, üzerinde parmak izleri olduğu halde bulunan kalıntının; nişasta ve hayvani yağlardan oluşan, yüze sürüldüğünde sağlıklı bir ışıltı sağlayan bir çeşit aydınlatıcı-nemlendirici olduğu ortaya çıktı.
Güzel cildin tanımı yüzyıllar içerisinde pek değişmese de bu amaca ulaşmak için kullanılan yöntemler, teknolojiyle sürekli gelişiyor bir yandan da sosyo-kültürel faktörlerle şekilleniyor. Özellikle son yıllarda, insanlar artık yeme içme sektörünü ve güzellik endüstrisini birbirlerinden ayrı düşünmeyerek hepsini bir 360 derece “well-being” sağlayan bir ekosistem olarak görüyorlar. Bu nedenle cilt bakımı ve güzellik endüstrisi son zamanlarda geliştirdiği yeniliklerle daha da çok konuşulmaya başlanan, hatta oldukça ilginç yöntemleri dolayısıyla da sıkı takipçileri olan bir sektör.
Bu ebedi güzel cilt arzusu, elbette birçok markanın varolmasına ve/veya markaların gelişen gündeme, yükselen trendlere ayak uydurmasına neden oluyor.
Biz de ülkemizdeki cilt bakımı alışkanlıkları ve denedikleri ilginç cilt bakımı yöntemleri ile ilgili bir araştırma yaptık ancak sonuçlarını paylaşmadan önce; dünyada bu işin nerelere vardığını, farklı trendlerle örnekleyerek hayal gücünüzün sınırlarını biraz zorlamak istiyoruz.
Sektörün en önemli özelliklerinden biri kendini yenilerken, yeni içerikler, yeni etken maddeler bulunup kullanılması. Bunların bir kısmı “kocakarı reçetesi” şeklinde olsa da işin bilimsel kısmı da yadsınamayacak kadar önemli. Örneğin; son zamanlarda yararlı bakteriler, bağırsak florasının önemi, microbiota gibi kavramlara yalnızca sindirim sistemi sağlığı söz konusu olduğunda değil, cilt bakımı reyonlarında gezerken de rastlamaya başladık. Probiyotik içerikli cilt bakım ürünlerinin yanısıra, kardondioksit içerikli serumlar ve buz bakımları da son dönemde cilt bakımı ve yaşlanma etkileri engellemede sıkça rastladığımız yenilikçi yaklaşımlardan.
Tamamen kişiye özel çözümler sunmaya odaklanmış, cilt bakımını bilimsel bir konu olarak interdisipliner bir şekilde ele alan girişimler de giderek artmakta. Bunlara bir örnek vermek gerekirse, 2014 yılında Londra’da açılan lüks bir cilt bakım butiği Genau’dan bahsetmemek olmaz: Ağız içinden alınan DNA örneğiniz ile tamamen sizin ihtiyaçlarınıza özel bir cilt bakımı çözümü sunuyorlar. Hem de 30 dakika içinde.
Elbette bu gelişmeler, sadece içerik ve uygulamada kullanılan yenilikçi yöntemlerden ibaret değil. Bir diğer farklı yaklaşım da değişen çevresel faktörlerden kaynaklanan etkileri bertaraf amaçlı.
Örneğin, kozmetik markası Olay’in Çin’de yaptığı bir araştırma sonucuna göre giderek artan hava kirliliğinin cilt üzerinde olumsuz etkileri kanıtlandığından, firma artık ürünlerinin bu faktörün olumsuz etkilerine karşı daha koruyucu olacağı ve hava kirliliğinin cilde verebileceği hasarı azaltıcı içeriklere ağırlık vereceğini açıkladı.
İlk duyulduğunda kulağa oldukça ürkütücü gelebilen bir cilt bakım trendi de, kısaca cilde iğneler batırarak kanatmak şeklinde özetleyebileceğimiz “vampir bakımı” veya dermaroller işlemi.
Geçtiğimiz yıl Kim Kardashian sayesinde oldukça popüler olan ve kökeni antik Çin’e dayanan bu yöntem, cilde milimetrik iğneler batırarak kanatmak ve bu sayede deri altındaki kolajen üretimini tetikleyerek daha sağlıklı bir cilde ulaşmayı amaçlıyor. “Yok, bu kadar da değil! Azıcık kolajen için yüzümü delik deşik edemem.” diyorsanız, onun için de uygun bir ürün bulunuyor: Kanadalı Fountain markası, günlük beslenmenize kolayca ekleyebileceğiniz “güzel görünmenize yardımcı olacak moleküller” içeren likit suplementler üretiyor. Bunların arasında yüzünüze iğne batırmaya gerek bırakmayacak Phyto-Collagen molekülü de mevcut.
Teknolojiyle beraber, hizmet sektörü de cilt bakımı alanında gelişmeye devam ediyor. Curology denilen bir online servis sertifikalı bir dermatolojisti sizin ayağınıza getiriyor. Elektronik olarak danışmanlık alıp, sonrasında size özel ürünleri kapınıza kadar gönderiyor. BeGlammed Stylist Service de “güzellik sektörünün Uber’i” olarak anılıyor. Uygulama yoluyla size ister ofisinize ister evinize, saç bakımı ve makyaj için profesyonel birilerini gönderiyor.
Hepimizin malumu, sosyal medya ile birlikte cilt bakımı ve makyaj ile ilgili bilgilere artık kolayca erişebiliyoruz. İnsanlar internette cilt bakımı ürünlerini tanıtıp, uygularken videolar çekerek kendilerine oldukça büyük bir izleyici kitlesi oluşturarak kendi içeriklerini yaratıyor ve hatta takipçi sayılarına paralel bir şekilde sosyal medya kanallarını etkin ve kârlı bir mecra haline dönüştürebiliyorlar.
Biz de Türkiye’de cilt bakımı ile ilgili neler düşünüldüğünü görmek adına bir araştırma gerçekleştirdik. Araştırmamız İstanbul-Ankara-İzmir illerinde 18-45 yaş arası ABC1C2 SES grubundan 120 kadınla gerçekleşti. Görüştüğümüz kişilerin %85’i cilt bakımı yaptığını belirtti. Ne sıklıkla cilt bakımı yaptıkları sorulduğunda ise görüşmecilerin yarısından fazlası her gün yaptığını, geri kalanlar ise çoğunlukla haftada 3-4 veya haftada 1-2 yaptıklarını belirtmiş. Makyaj yaptığını belirtenler ise görüşmecilerin %81’i.
Makyaj ile ilgili yeni çıkan trendleri, yeni ürünleri takip edip etmedikleri sorulduğunda, görüşmecilerin 3’te 1’i takip ettiğini belirtmiş ve bu trendleri de çoğunlukla internetten takip ettiklerini söylemişler. Cilt bakımı da benzer şekilde, görüşmecilerin %31’i tarafından trendlerin ve yeni ürünlerin takip edildiği bir kategori. Aynı şekilde: çoğunluk bu yenilikleri internetten takip ediyor.
İşin online kısmına geldiğimizde youtube üzerinden makyaj ilgili kanalları/insanları takip edenler görüşmecilerin %44’ü. Makyaj ile ilgili yotube’dan videolar izleyip, bu tarz video yapan vloggerları takip edenler, genellikle ilgilerini çeken videolara baktıklarını, özel bir kişiyi takip etmediklerini belirtmiş. Neden bu tarz videoları izleyip takip ettikleri sorulduğunda ise “tekniğini öğrenmek için”, “merak ettiğim için”, “kendime bir şey katabilmek için” ve “güncel bilgilere erişebilmek” adına izlediklerini belirtmişler. Cilt bakımı ile ilgili videoları takip edenler ise daha çok öğrenme ve bilgi amaçlı takip ettiklerini söyleyerek doğru bilgileri öğrenmenin öneminden bahsetmişler.
Markaların vloggerlar üzerinden ürünlerini tanıtmaları hakkında genellikle olumlu bir düşünce hakim. İnsanlar bunun bilgiye erişim için güzel bir yol olduğunu düşünüyor. Ancak aynı zamanda şüpheci bir kesim tarafından samimiyetsiz de bulunabiliyor ve ürünlere mutlaka kendileri görüp bakmak istediklerini özellikler belirtiyorlar. Videolardan yeni çıkan ürünleri görüp satın alanlar görüşmecelerin 8’de 1ini oluşturuyor.
Görüşmecilerin arasından şu ana kadar cilt bakımı ile duyulan en ilginç uygulama yumurta maskesi ve altın maskesi. Şu ana kadar görüşmecilerin uyguladığı en ilginç cilt bakım tekniği ise kahve, sirke, bal, zeytinyağı ve kil maskesi.
Dünyada bakteriden moleküle, iğne batırmaktan DNA analizine göre ürün kullanmaya kadar uzanan envai çeşit trend alıp başını gitmişken; biz daha ziyade raflarda bulunan bildiğimiz ürünlerden şaşmıyor ve alternatif olarak da mutfağımızda kolayca bulabileceğimiz ürünleri tercih ediyoruz. Görünen o ki sadece erkeğin kalbine giden değil, kadının güzelliğinden geçen yol da mideden geçiyor.
Önümüzdeki günlerde, bu trendlerin hangilerini ülkemizde görebileceğimizi ve kozmetik markalarının bu alanda hangi yenilikleri sunacağını bizler de merakla bekliyoruz.
Yorum Yok