E-ticaret ciddiye alınması gereken bir güç, özellikle de iş hızlı tüketim ürünleri (FMCG) sektörüne geldiğinde daha da önem kazanıyor. Hızlı tüketim ürünleri pazarında bu yıl %3’lük bir büyüme gördük. Nielsen’in raporuna göre satışların %83’ü yani büyük bir kısmı e-ticaret kanalları üzerinden yapılıyor. Dahası, Dünya Ekonomi Forumu, dijital dönüşümün tüketici endüstrileri üzerindeki etkisinin, önümüzdeki 10 yılda 2.95 milyar dolar potansiyel getirisinin olacağını öngörüyor. Bu çarpıcı istatistiklerin ışığında, hepsinden daha da önemlisi şu ki: FMCG markaları kendi e-ticaret platformlarıyla kendi potansiyellerini yaratıyorlar.

Eğer tüketicinizle hemen hemen her gün doğrudan ilişki kuruyorsanız, e-ticaret üzerinden onlarla iletişime geçmek için zaman kaybetmeyin. Zaten, modadan kozmetik sektörüne birçok kategori DTC pazarını avantajlı bir şekilde kullanıyor ve bunun meyvelerini de çoktan topladı. Hala birçok hızlı tüketim markası, gerçek potansiyelini doğrudan ilişki dünyasında keşfederek emin adımlarla ilerliyor.

Fırsatı kaçırdığını düşünenler; sizi ikna etmemize izin verin: Müşterilerinizle doğrudan iletişim kurmak için en iyi zaman diye bir sey yoktur! İşte nedenleri:

  1. Piyasaya giriş hızı yenilikçi ürünleri teşvik eder

“Bu bizim fikrimizdi”. Ne zaman rakiplerden biri pazara daha önce yapılmamış bir yenilikle çıksa partnerlerimizden ve müşterilerimizden duyduğumuz ilk cümle bu olur. Titizlikle geliştirdiğiniz fikrinizi başka birinin sizden önce davranıp piyasa sürdüğünü izlemek zordur. DTC size bu durumun önüne geçme yeteneği kazandırır – başka bir deyişle, fikrinizi olabildiğince hızlı piyasaya sunma ve etkin bir biçimde başarılı olup olamayacağını öğrenme yeteneğini.

Bu şekilde çalışmak tipik süreçlerden ve klasik yaklaşımlardan uzaklaşmayı gerektirir. Ayrıca, hangi yenilik ya da yineleme sizin için doğru olan tartışmalarından ya da zaten daralmış olan pazarlama bütçesinden yapılacak harcamalardan tasarruf etmenizi sağlar. Bu duruma, kontrol altına alınmış risklerle önceden hesap edilmiş bir efor diyebiliriz. Küçük ama güçlü bir ekip fikirleri hayata geçirebilir ve sürekli olarak bu fikirleri markanızın e-ticaret sitesi üzerinden nasıl test edileceğini kararlaştırabilir. Bu şekilde markalar, ürünlerini optimize etmek için gerçek zamanlı bir pazar araştırmasına sahip olur. Örneğin, hangi ürün açıklamaları kullanıcılardan en güçlü tepkiyi alıyor, hangi ürün ambalajının renkleri en çok ilgiyi topluyor, hangi isim sizin değerlerinizi yansıtıyor ya da hangi içerik tüketicileri en çok etkisi altına alıyor vb. soruların cevaplarına hızlıca ulaşabiliyorsunuz.

Mükemmel bir girişim yaratmak için gereğinden fazla zaman harcamak yerine, deneme ve tekrarlama yaklaşımını kullanarak, daha az bir bütçeyle çevrimiçi (online) farklı varyasyonlar uygulayın. Bu size tüketicilerde ilgi uyandıran gerçek bir inovasyon hissini vermenin yanı sıra, daha sonra size inovasyon sürecinde kullanmak üzere gerekli bilgiyi de sağlayacaktır.

  1. Kendi topladığınız veriler gerçek zamanlı içgörü demektir

Bugün bir mağazada harcanan her doların yarısından fazlası dijital etkileşimden payını almıştır. Mobil ve online platformlar satın almaya giden yolda hatırı sayılır bir rol oynuyor. Her tıklamayla, tüketiciler bizi kendi hayatlarının derinliklerine götürüyor – onların istekleri, ihtiyaçları, alışkanlıkları, ve tutkuları – Bu online etkileşimlerin görünürlüğü olmadan tüketici ve marka arasındaki ilişkiyi ilerletme fırsatını kaçırırız.

Bir an için reyon başındaki stanttan ürün satın alan bir müşteri olduğunuzu varsayın. Marka müdürleri ürünlerin raftaki yerleşimlerinin satışı en fazla etkileyen unsurlardan biri olduğunu düşünürler. Ama aslında, müşteri satın alma kararını vermeden önce online araştırma yapmış ve forumlardaki diğer kullanıcıların yorumlarına danışmış olabilir. Bu durumda, marka ekibi asıl ilgi uyandıran ve satın alma kararını etkileyen sebebi anlama fırsatını kaçırır.

DTC programları müşterilerle iletişime yepyeni bir boyut kazandırıyor. Markalara müşterileri daha iyi anlamak ve bunun sonucunda daha iyi hizmet verebilmek için bir fırsat sunuyor. Bu, veri toplamanın ötesinde, markalara, müşterilerin ilgi alanları, kafa yapıları, ve davranışlarıyla ilgili bilgi toplayarak bu bilgileri anlamlı aksiyonlara dönüştürme şansı veren ve daha sonra bu bilgileri müşteri deneyimini iyileştirmek üzere kullanmalarına olanak sağlayan bir sistem.

Nike müşterilerle olan iletişimini ilerletmek icin veri ve analitik şirketi Zodiac’la birleşerek oyuna girmişti. Nike’ın genel müdür yardımcısı ve dijital pazarlama müdürü Adam Sussman’a göre veri biliminde uzman bir şirketle ortaklık yapmalarının sebebi: “Müşterilerle birebir iletişimi, dijital ve fiziksel müşteri deneyimleri yoluyla güçlendirmek”.

Nike ve diğer şirketler müşterileriyle güçlü ilişkiler kurabilmek için bir veri hazinesi topluyorlar. Yani dijital devrimciler birçok FMCG markasının kaçırdığı yumuşak noktayı çözmüş oldular.

  1. Tüketiciyle doğrudan ilişkili programlar perakende girişimlerini daha büyük ve daha iyi bir hale getirir

DTC’nin perakende işbirlikleriyle arasının pek iyi olmadığına dair bazı endişeler var. Açıkçası, bunun doğruluk payının olduğu pek söylenemez. Birçok FMCG markası için DTC, bütün taraflara fayda sağlayan daha kapsamlı entegre kanal stratejisinin bir parçasıdır. DTC modelini kuran markalar bunu yapıyorlar çünkü, karşılanmayan spesifik bir ihtiyacın varlığının farkındalar. İhtiyacın tanımlanmasının da ötesinde, DTC platformu perakende stratejisinin yerine geçmeden, müşteri deneyimini zenginleştirir ve tamamlar.

Markalar ve fırsatlar birleştiğinde buradan doğacak olasılıkları düşünün: Girişimleri daha da büyütmek üzere verilerini ve istatistiklerini birleştirip, girişimleri kendi içlerinde yapabileceklerinden bile daha iyi bir hale getirmek…

FMCG şirketlerinin satışlarının çok büyük bir çoğunluğu genelde perakende kanalları üzerinden devam ettiğinden beri, perakende sektöründe büyüyen markalara odaklanmak kritiktir. DTC satışlarıyla perakende büyüme hızının arası gayet iyi. Bu yüzden, başarılı DTC modellerine doğru kendi yolunuzu bulup, test ederek, en uygun şekilde girişiminizi e-perakende sektörüne taşır ya da net veri desteğiyle başarılı bir girişim inşa edebilirsiniz.

Dijital devrimciler markalarını önce online olarak kurar daha sonra da başarılarını kanıtlamak için perakendeye taşırlar. Çoktan beridir varlığını sürdüren markalar içinse şimdi tam tersini yapmanın ve çok kanallı bir dünyaya uygun müşteri deneyimleri yaratmanın tam zamanı!

Unutmayın, müşterilerinizle kuracağınız doğrudan ilişkilerle, pazarlama modelinizi geliştirip şekillendirmek için en doğru zaman diye bir şey yoktur.