Bugün sizlere Lüküs Hayat isimli, bütün akıllı telefonlara yüklenebilen bir uygulamadan bahsetmek istiyorum. Bu uygulama ile hayatınızdaki her şeyi kolaylaştırab…

Yediniz di mi? 🙂

Bu günlerde ne kadar çok buna benzer uygulama tanıtımı okuyoruz değil mi? Cebimizden, sosyal ağlardan, televizyondan her yerden uygulamalar fışkırıyor. “Mutlaka edinmeniz gereken 10 uygulama!”, “iPhone’da olmazsa olmaz 20 App!”… Peki bu iyi bir şey mi?

İncleyelim…

Not: Bu yazı uygulamalar ve mobil teknolojiler çerçevesinde ilerleyen bir vizyon yazısıdır.

Dünya sürekli dijitalleşiyor, biz dijitalleşiyoruz. 1990’lı yıllarda “hi-tech” diye görülen, teknolojinin gelebileceği en son nokta olarak farz edilen yerlerdeyiz. Ve tabii ki yenilenme hiç bitmiyor, bitmeyecek. Çünkü en eski çağlardaki filozofların söylediği gibi; “Değişmeyen tek şey; değişimin kendisidir!” Bu değişimin şeklini ve bizlere etkisini konuşmak, tartışmak gerekiyor.

Biraz oradan, biraz buradan, örneklerle tartışacağım bu kavramları.

Eskiden sadece uydu alıcısı vardı. Sonra uydu alıcıları analog(anten) ve dijital olarak ikiye ayrıldı. Şimdi ise yine sadece uydu alıcısı var. Artık analog uydu alıcısı diye bir şeyin varlığını unuttuk. Şimdi de norman ve HD uydu alıcıları ayrımı var. Bundan 5 yıl sonra olay yine sadece “uydu alıcısı” kavramına indirgenecek. Çünkü yeni normal “HD Dijital Uydu Alıcısı” olacak. Ama bu sefer de “Akıllı Uydu Alıcısı” ayrımı baş gösterecek.

Eskiden sadece TV vardı, sonra plazma, LCD, LED TV geldi, sonra Smart TV geldi. Şimdi yine sadece TV var. Hep öyle olacak.

Eskiden sadece telefon vardı, sonra cep telefonu geldi, sonra renkli telefon, sonra kameralı telefon, dokunmatik telefon, akıllı dokunmatik telefon, akıllı telefon geldi. Şimdi yine sadece telefon var.

Eskiden bilgisayar vardı. Sonra dizüstü, tablet… vs. Anlatabildim değil mi?

Aslında olay bu kadar basit.

Doğa ve Dünya sonsuz döngülerden ibaret. Biz sonsuz döngülerden ibaretiz. Bu yüzdendir bu sene 1970 giyiminin moda olması. Bu yüzdendir iPhone kılıfı olarak 90’lık kaset kullanmamız.

Açıkçası ben dijitalleşmeye ya da yüksek teknolojilere olan direnci anlamıyorum. Zaten zamanla eskiye olan özlem baş gösteriyor. Bu arada da hayatlarımız kolaylaşmış oluyor. İyi oluyor. Bugün elinizden telefonları, bilgisayarları alsam yaşar mısınız? Yaşarsınız. Acun bu soruyu sordu ve cevapladı. Ama ne gerek var? Bu direnç biraz bizim inatla insanlardaki iyiyi değil de kötüyü görmemize benziyor.

Mobil uygulamalar konusunda da şu anda sadece “essential” diyebileceğimiz uygulamalar var. Bu size garip gelebilir ama eğer mobilleşmiş bir hayattan bahsediyorsak, instagram lüks değil, gayet temel bir uygulamadır. İleride çıkacak uygulamalara inanamayacaksınız. Bence hala temel olan ufak biriki uygulamayı incelemeyi de size bırakayım.

Biraz da işin iletişim tarafına girelim.

Konvansiyonel iletişim diye bir şey duydunuz mu? Bir 10 yıl sonra duymayacaksınız. 🙂 Retro olacak, vintage olacak. iPad’lerimize gazetelere, kitaplara benzer kılıflar yapacağız. Evdeki 12102012 ekran LED TV’mize siyah tüplü TV imajı vereceğiz. Ama içinde neredeyse hiç direk TV yayını izlemeyip, internette kayıtlı yerlerden, reklamsız izleme eğiliminde olacağız. Ürün yerleştirmeler bir süre çok önem kazanacak. Sonra yepyeni reklam mecraları, yeni reklam yöntemleri ortaya çıkacak. Bu döngü hiç durmadan devam edecek. Tek şey değişmeyecek. İletişimciler bütün mesajlarını iletmeye çalışacak, insanlar da ilk saniyesinde ilgilenmedikleri mesajlardan kaçmaya çalışacaklar. İşin özü bu. Bu özün tadına bakabilmiş olan da mesajını çat diye karşısındakinin beyin kıvrımları arasına yerleştirmiş olacak.

Peki mobilleşme kavramına geri dönersek, bu alandaki iletişim stratejileri hakkında neler söyleyebiliriz?

Dikkat ederseniz uygulamaların çoğunda “lüks ihtiyaç(?)”lar ön planda. Hep yüksek sosyete, hep A+ hedef. Bunun bir sebebi; “Eğer bu adam akıllı telefon almışsa zengindir.” düşüncesi. Daha okurken ne kadar saçma olduğunu anlıyorsunuz değil mi? Ama inanın bütün iletişim faaliyetlerinin temelinde bu var. Bu olay değişeli çok oluyor. Çünkü başta da söylediğim  gibi artık akıllı telefonlar, normal telefon oluyor.

Bir diğer sebebi de: “Eğer sosyete kullanırsa, herkes kullanır.” Buna büyük oranda katılırım. Ama “sosyete” kısmını da “etkileyebilenler(influencers)” olarak değiştiririm. Sosyete, sadece şöhret özentilerini etkiler. Bu da az bir kitle değil evet ama etkileyici dediğinizde içinde sosyetenin de dahil olduğu çok daha büyük bir kitleden bahsedersiniz. Dolayısıyla amaç etkileyebilenleri etkileyebilmektir. Bu konuda size şiddetle izlemenizi önerdiğim bir röportajı hediye ediyorum. 😉

Guy Kawasaki:” Mükemmel tasarımı, sıradan tasarımdan ayıran şey, büyüleyiciliktir.” 🙂

Aslında her şey bu kadar basit. İster dijital olsun, ister analog, ister sıradan olsun, ister süper hi-tech, eğer büyüleyici ise, istenir, alınır, benimsenir. 😉

Lüküs Hayat (App) AppStore’da! İndirmeyi unutmayın!