Sosyal medyanın insan hayatının doğal bir parçası haline gelmesi markalara iletişim kurmakta zorlanacağı hatta iletişim dahi kuramayacağı kitleler ile iletişim kurabilme fırsatını vermeye başladı. Bu fırsat markaların iştahını kabartsa da bir diğer açıdan markaların dijital pazarlama çalışmalarında gözünü köreltmeye başladı. Sosyal medya, parametrelerini iyi yorumlayamadığınız taktirde kendisini çok rahat başarılıymış gibi gösterecek verilere sahiptir. Marka, kendi içerisinde bu konuya sadece nakdi olarak değil insani olarak bir kaynak ayırmamış ise kendisini bu başarı kervanının içerisinde bulması muhtemeldir ve bu da markanın tüketiciye karşı bakışında körleşmelere sebep olabilir. Sosyal medya tanımına baktığınızda çift yönlü iletişim kanalı olduğu yazar. Markaların birçoğu ise halen tek yönlü iletişim içerisindeler. Yani her gün kendilerini anlatma çabalarındalar. Dinlemek yerine konuşmayı tercih ediyorlar. Bugün birçok markanın sosyal medya hesaplarına baktığınızda günlük standart içerik girişleri dışında bir şey yaptıklarını söylemek maalesef mümkün değil. Zaten olayın kilit noktası da burası. Sadece içerik girip var olmak aslında sosyal medyada yok olmakla eşdeğer.
Her geçen gün bilinçlenen bir kullanıcı kitlesine siz bunu yaparsanız sonuç ne yazık ki tüketici kaybı ile sonuçlanacaktır. Marka, tüketici gözünde sıradanlaşma eğilimine girer. Öncelikle markaların bilmesi ve öğrenmesi gereken en temel yaklaşım her mecranın kendisine ait bir iletişim dili ve kitlesi olduğu. Sayfanıza yapılan bir yoruma marka olarak cevap vermiyorsanız, size sorulan bir soruyu iki gün sonra yanıtlıyorsanız zaten siz sosyal medya körleşmesi kervanının içindesinizdir. Daha önce sosyal medyanın müşteri hizmetleri ile olan ilişkisini yazmıştım. Bu konunun önemi halen markalar tarafından çok kavranabilmiş değil. (Konu ile ilgili yazıya buradan ulaşabilirsiniz)
Sosyal medya, markların itibar yönetimi sınavını verdikleri en büyük ve en önemli mecraların başında geliyor. İtibar yönetimi sınavında önemli bir rol de markalar ile birlikte marka yöneticilerinin. Sosyal medyanın bunca gücüne rağmen her şey buradan ibaret değil. Sosyal medya son dönemlerde oldukça gelişen, tüketici ile hızlı, sıcak ve direkt temasın sağlandığı bir mecra. Ancak gözlerin kapatılıp tüm her şeyin buraya odaklarak yapılacak çalışmalar bir süre sonra kendi döngüsünde yok olacaklardır. Sosyal medyanın en aldatıcı yanlarından bir tanesi ise rakamlar. Rakamlar herkes için aynı sonucu ortaya koymaz.
Örneğin; Pinterest rakamlara göre oldukça yükselişte olmasına rağmen her marka için uygun bir sosyal ağ olmayabilir. Bundan dolayı markanın o mecrada yer almasını rakamlar değil, amaçları ve tüketici kitlesi ile kurmak istediği iletişim türü belirlemelidir. Bir hafta çok iyi sonuçlar veren bir sayfa diğer hafta aynı sonuçları vermeyebilir. Burada iletişimi sürdürülebilir temeller üzerine oturtmaktır önemli olan. Yani bir kampanya yapıp hızlı bir giriş ile bir veya birkaç hafta çok etkin olan bir sayfa bir sonraki hafta sessizliğe bürünmüş ise o işte yanlış giden bir şeyler olduğu ortadadır. Siz markanızı sosyal medyada olduğundan farklı göstermeye çalışırsanız internet bilinçlenmesinin hızla yaygınlaştığı bir ortamda bu tüketiciler tarafından kolayca fark edilir. Markalar artık genel bir sosyal medya stratejisi değil mecra stratejisini uygulamalılar. Üzülerek söylemek gerek ki sosyal medya körleşmesi içerisinde olup her sosyal ağa saldıran, sosyal ağlarda ne yaptığını bilmeyen markaların sayısı her geçen gün artıyor. Önemli olan milyon kullanıcı sayıları, o sosyal ağda harcanan yüzlerce dakikalar gibi verileri bilmek değil bunların kaçta kaçı oranı ile iletişimde olabildiğinizdir. Sosyal medya körleşmesi tehlikelidir. Zira bu körleşme geri dönüşü olmayan zaman ve tüketici kaybını beraberinde getirir.
Yorum Yok