Bir blogu gezerken Apple’ın Noel tatili için hazırladığı reklam filmini gördüm. Youtube videosunu oynatmak için tıkladım ve video kaldırılmıştı. Merak ettim. Linkinde bir hata vardır dedim, ismini buldum ve aradım. Apple “Misunderstood”. Apple’ın resmi Youtube kanalı haricinde az sayıda, farklı kullanıcılarda bulabildim. Bana garip gelen, blog yazısında iyi bir reklam olarak anlatılan bu reklam neden Apple’ın resmi kanalında yoktu. Reklamı izlerken Apple’ın sağ gösterip sol vuracağını fark ettim ama reklam bittiğinde kafam karışmıştı.

Reklam, ailesiyle dedesinin evine yılbaşını beraber geçirmek için giden bir gencin üzerinden ilerliyor. Genç her zaman telefonuna odaklı ama bu sırada etrafta bir sürü güzel anlar yaşanıyor. Arada sıra aile bireyleri çocuğa ‘hadi bırak o telefonu’ diyerek tatlı tatlı takılıyor. Bütün bir gün böyle gelip geçiyor. Aile fertleri eğlenirken çocuğun kafası telefona gömülü. En sonunda tüm aile salonda toplanmışken çocuk birden elinde telefonuyla ayağa kalkıyor. Aile bireylerindeki ‘yeter ama bokunu çıkardın evlat’ tavrını takınırken, çocuk oralı olmadan televizyona yöneliyor ve iPhone’nun ekranını AirPlay ile TV’ye aktarıyor. Ailesine bir hediye veriyor ama sanki “Bakın ulan, o kadar laf soktunuz ben sizin için ne yaptım” edasıyla ailesine iPhone’u ile çekip, düzenlediği videoyu izletiyor. Aile gülüyor, gülüyor ve gülüyor. Şen kahkahalarla, göz yaşları ve burundan akan sümükler muhteşem bir uyumla harmanlanıyor. İşte reklam:

 

Bu reklam gerçekten fazlasıyla tartışılmış. Kimileri süper gözyaşı torbalarımız bitti yeniden sipariş verdik, çok duygulandım bulutlarda check-in yaptım, eski günleri hatırladım telefonumun faturasına bakıp ağladım gibi gibi tepkiler vermişler. Huffinton Post’da doktoralı Alex Soojung-Kim Pang “What Does Apple’s ‘Misunderstood’ Advertisement Mean?” yazısında uzun uzun bu reklam “It shows how we might use iPhone to participate family events.” lafını açıklamış. Gizmodo hiç uğraşmamış “Seriously, Enough With This Apple Holiday Ad” diye gazeteye ilan vermiş. Forbes’den sevgili Jennifer Rooney “The iPhone ‘Misunderstood’ Christmas Ad Is A Sad Commentary On Culture And Does Apple No Favors” başlığıyla tatlı dilini gösterirken, New York Post’dan Kyle Smith, ‘samimiyetsiz reklam’ dediği, “Apple celebrates holiday iPhone Zombies” başlığıyla konuyu iZombie’ye kadar dayandırıp kapatmış.

Bence Apple resmen telefon odaklı insanların kaçırdıklarını çok güzel özetlemiş. O kadar iyi özetlemiş ki reklam kendi gerçeğini ortaya çıkarmış. Yani sağı çok net gösterdi ama solu kendine vurdu.

Apple’ın burada yapmaya çalıştığı şey gayet mantıklı ve gerekli. Hepimiz biliyoruz ki teknoloji bizi birbirimizden uzaklaştıran bir gelişme. Tabii ki her şeyi dozunda kullanmak gerek ve “isteyen izlemez kardeşim” diyen insanlarımız teknolojiyi savunabilirler ama insan dediğin şey neyi dozunda kullanmış ki? Bizi hayattan koparan en teknolojik ve en popüler cihaz iPhone dersek yanlış olmaz. Apple negatif ve gerçek bir algıyı avantaja dönüştürmeye çalışmış. Vermek istediği mesaj “iPhone’la hayattaki anları daha fazla hissedersiniz”. Reklamın verdiği mesaj ise ‘hayatın anlarını yaşamayın, onları kaydedin, bayramda harçlık yaparsınız. Hayat videodan izlenince daha vadaaaa’ gibi bir durum. Reklam açısından tek hoşuma giden ve aynı zamanda insanlık için üzen ise reklamda tatil videosunu izlerken, sadece saatler önce yaşadıkları tamamen normal hayatın güzelliğini ancak bir ekrandan izleyince anlayıp ağlamaları.

Ortaya çıkan ise engellenemez gerçek: Hayatı kaçırıyoruz.
Kaydeden değil, içindeki ol.

Siz ne düşünüyorsunuz?

Not: Facebook’da Home özelliğini “bir aile yemeğini eğlenceli yapmanın tek yolu onları yok saymaktır” önermeli reklamla tanıtıyor.

 

Ayrıca Apple gibi reklamı resmi kanalından kaldırmamışlar. İyi mi kötü mü bilemedim.

Bir tane daha not: Mutlaka Spike Jonze’nin “Her” filmini (her filmini değil sadece ‘Her’ :)) izlemenizi tavsiye ederim. 2014 Şubat’ta vizyona girecek. Teknoloji ve insan ilişkisine farklı bakan, bağ oluşturan, huzursuzluk yaratacak bir film. Fragmanını geçtiğimiz Ağustos’ta gördüm ve çıkmasını ben de merakla bekliyorum.


mert.