“İstanbullu bürokrat bir ailenin kızı Bahar sanat eğitimi gördüğü New York’ta Seymen’le tanışır. Kısa sürede birbirlerine aşık olan çift evlenmek üzere Kapadokya’ya giderler. Seymen, Kapadokya’nın önde gelen, aynı zamanda geleneklerine bağlı köklü bir ailesinin varisidir. Asmalı Konak denilen tarihi bir evde ailesiyle birlikte yaşamaktadır. Bahar, gelin geldiği yöreye ve Seymen’in yöredeki saygınlığına hayran kalır.” Yıl 2002. Tüm zamanların en çok izlenen televizyon dizisi olarak anılan Asmalı Konak yayına girer.

Ürgüp’te adına dikilmiş bir anıt bulunan dizinin gördüğü ilgi, Kapadokya’ya “Asmalı Konak Turları” adında geziler düzenlenmesine neden olur. İç turizmde patlama yaşanır. Asmalı Konak, şehir markalaşmasında televizyon dizilerinin önemini hatırlayan siyasilerin de gündemine girmiş olur. Böylece kentini markalaştırmak isteyen başkan adaylarının “kentimizde dizi film çekilmesini teşvik etmek, film platosu kurmak” vaadleri seçim beyannamelerinde yer almaya başlar.

Hollywood’da değil Wellywood’da

Oscar ödüllü yönetmen Peter Jackson, doğduğu kent Wellington’a dünyanın en kapsamlı film yapım stüdyolarından biri olarak kabul edilen, kalıcı bir tesis kurar. Jackson, 400 bin nüfusu ile küçük sayılabilen fakat o güne kadar küresel bir kültür başkenti olarak kesinlikle değerlendirilmeyen bir şehirde neden böyle bir yatırım yaptığının bilincindedir.

Jackson, 1990’ların başında pek çok Amerikan kentinin keşfettiği şeyi “yaratıcı endüstrilerin, dinamik ve geniş kapsamlı ekonomik değişime öncülük ederek kentlerin gelişim biçimlerini tek başına değiştirebildiklerini” farketmiştir.

Ve dönemin en büyük projesi Yüzüklerin Efendisi filmini, dünyanın dört bir yanından en iyi film yapımcılarıyla Hollywood’da değil Wellington’da çekmeye karar verir. Jackson bu kararı verirken, Yüzüklerin Efendisi çapındaki filmlerin gerektirdiği teknik yeniliklerin müthiş düzeyi nedeniyle, bu tür projelerin tamamıyla yeni şirketleri ve hatta ülke çapında endüstrileri de filizlendirebilecek etki yaratacağını da hisseder.

Jackson, Yüzüklerin Efendisi filmlerinin cazibesi sayesinde dünyanın dört bir yanından en iyi sinematograflardan kostüm tasarımcılarına, ses teknisyenlerinden bilgisayarlı grafik sanatçılarına, modellemecilerden, editörlere ve animatörlere, geniş bir yetenek yelpazesini Wellington’a çeker.

Yüzüklerin Efendisi üçlemesi Yüzük Kardeşliği, İki Kule ve Kralın Dönüşü filmleri Wellington’da çekilir.

Jackson, serinin üçüncü filmi “Kralın Dönüşü” filminin galasını Wellington’daki Embassy sinemasında yaptırır. 80’e yakın televizyondan naklen yayınlanan galaya, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen fanatik seyircilerle birlikte toplam 125 bin kişi katılır. Aday olduğu 11 dalda da Oscar ödülü alarak bir rekora imza atan Kralın Dönüşü, 1 milyar 119 milyon dolar ciro yaparak tüm zamanların en çok gişe yapan filmlerinden biri olarak bir rekora daha imza atar.

Büyük prodüksiyonların ve ünlü oyuncuların yer aldığı filmler, o bölgeye müthiş katkılar sağlamaya başlar. Son Samuray, King Kong gibi başyapıtların da çekildiği Wellington’un ünü ülkesini aşar. Yeni Zelanda Film Endüstrisi’nin kalbi olarak, tüm dünyada Wellywood yakıştırması ile anılan bir plato-şehir halini alır. Wellington, büyüklüğünden beklenmeyecek ölçüde yoğun sanatsal performansların yaşandığı bir şehir haline gelir.

Markanızı nasıl alırsınız Başkanım, Asmalı mı Basmalı mı?

Yıl 2007. “Kahramanımız Bulut, yıllar sonra yaşadığı kasabasına genç ve idealist bir savcı olarak döner ve çocukluk aşkı Beyaz’ı törenin kurbanı olmak üzereyken bulur.

Beyaz annesiyle birlikte hizmetçi olduğu konağın sahibi Tahir Ağa tarafından tecavüze uğramıştır. Tecavüzden haberi olmayan ağanın oğlu Celal, babasının tüm itirazlarına rağmen Beyaz’la evlenir. Beyaz gerdek gecesinde bakire çıkmaz ve töre kanunları devreye girer. Beyaz öldürülmek üzere Fırat Nehri’ne atılır ama boğulmaktan kurtulur. Ancak Beyaz’ın kötü kaderi kocası tarafından geneleve satılmasıyla devam eder.”

Yaralı Yürek, Şanlıurfa’da çekilmektedir. Töre cinayetlerini konu alan dizinin seti “Urfa’nın namusunu kirletiyorsuz” diyen bir grup tarafından basılır. Sopalar ve taşlarla saldıran grup film setini parçalar, film ekibinden iki kişi yaralanır.

Yıl 2010. Emrah Serbes’in “Bir Ankara Polisiyesi, Behzat Ç” isimli romanından esinlenerek yapılan dizi yayına girer. Türkiye, Behzat Ç ile her hafta Ankara’yı ve Ankaralı olmayı keşfeder. Ankaralılar yaşadığı kenti daha çok sevmeye, her mekana farklı bir gözle bakmaya başlar.

Behzat Ç, kısa sürede fenomen olur, dizi devam ederken iki sinema filmi çekilir. Behzat Ç, hem dizide hem de gerçek alemde garip olaylarla karşılaşır. Yayın saati değiştirilir, yayın günü değiştirilir, izleyici tepki gösterir yeniden eski gününe döner, dizinin yayından kaldırılacağı söyletisi Gençlerbirliği taraftarlarından tepki alır, hatta kanalı değiştirilir… Her ne hikmetse bir türlü Ankara’ya yar edilmeyen Behzat Ç, dizinin finalinde meslekten açığa alınır ve Ankara’yı terk eder.

Yıl 2015. Türk dizi sektörü Ortadoğu’dan Balkanlara, Orta Asya’dan Güney Amerika’ya kadar pek çok ülkede varlık göstermeye başlar. 2015 yılında 75 ülkeye 250 milyon dolar ihracat yaparak, dünya dizi filmleri ihracatında ABD’nin arkasından ikinci sıraya yerleşir.

Yayınlandıkları ülkelerde en çok izlenen yapımlar arasına giren Türk dizileri, önemli bir yumuşak güç aracı olarak Türkiye’nin imajına büyük katkılar sağlar. Bu genç ve yaratıcı sektörümüz şehirlerimize ve markalarımıza çok önemli fırsatlar sunmaya devam eder.

Yıl 2019. Yerel seçimler öncesi. Şehirlerin markalaşma talepleri artan bir yoğunlukla devam etmektedir.

Şehirlerinin markalaşmasını isteyen başkan adayları taleplerini sıralar:

  • En başarılı üniversiteler bizim kentimizde bulunsun,
  • Silikon vadisi benzeri teknoparklar bizim kentimizde kurulsun,
  • Yüksek teknoloji yatırımları bizim kentimize yapılsın,
  • Film platoları, tasarım merkezleri bizim kentimizde olsun,
  • Uluslararası sanat etkinlikleri bizim kentimizde yapılsın,
  • En büyük spor karşılaşmalarına kentimiz ev sahipliği yapsın,
  • Bizim de Formula 1 pistimiz olsun,
  • En çok turist bizim kentimize gelsin,
  • En iyi yatırımcıyı, en yaratıcı yetenekleri çeken cazip merkez bizim kentimiz olsun.

Yıl 2023.

“Yeni ekonomiler eski sanayi sisteminden, sadece insan yeteğinin ve hayal gücünün sınırlarına dayalı yaratıcı bir ekonomiye doğru dönüşüm geçiriyormuş, yeni ekonomiler teknoloji, yetenek ve hoşgörünün bir arada bulunduğu yerlerde hızla büyüyormuş” Başkanım.

“Yaratıcı yetenekler; ayrımcılık yapmayan, farklılığın kabul gördüğü, insanları kalıplara girmeye zorlamayan, onların kendileri olmalarına ve farklı kimliklerini geçerli kılmalarına izin veren kültürlerde gelişiyormuş” Başkanım.

“Özgürlük, diyorlar. İnsanların hayallerinin peşinden gidebilme becerisi” diye yazmışlar Başkanım!

 

“Alıntılar” Yaratıcı Sınıf Adres Değiştiriyor, Richard Florida