Hemen hemen her perakendecinin gönlünde yatan arslan kısa yoldan marka olup binlerce şube açıp çok zengin olmaktır.
Birkaç hafta önce İstanbul CNR fuar merkezinde “bayim olur musun?” Franchise fuarına davet üzerine gidip fuarı inceleme fırsatı buldum. Onlarca Restaurant cafe markası stant açmış cebinde bir miktar nakiti olan yatırımcı Franchiese arıyordu. Fuarda kim kiminle anlaştı bilemiyorum ama ben yazımda söz konusu sistemin marka itibarı açısından olumsuz yönlerinden söz etmek istiyorum;
Franchise sistemi genelde parekende yemek, cafe, konfeksiyon, otelcilik gibi alanlarda işler ve ana hatlarıyla şöyledir; siz markanın sahibisiniz üretim yatırımını yapmışsınız bir kaç yerde kendi satış noktalarınızı da açmışsınız. Bundan sonra ülke içerisinde veya dışında sizin olmadığınız yerlerde sizin markanızla satış yapacak yeni yatırımcılar arıyorsunuz.
Yatırımcıdan talep ettikleriniz özetle şunlar olacaktır;
1) Yeni yatırımı sen yapacaksın ama benim standartlarıma uyacaksın,
2) Benim ürünlerimden başka bir ürün satmayacaksın,
3) İlk gün marka kullanım hakkı olarak şu kadar yüz bin lira ödeyeceksin (Royalty bedeli)
4) ürün bedellerinin üzerine bir de cirodan yüzde alabilirim ona göre.
Yani bundan sonra bir kuruş para harcamadan para kazanmak, derenin taşıyla derenin kuşunu vurmak istiyorsunuz.
Pazarlama sisteminizde CRM, CEM, CLM, CVM yoksa en önemli hedef kitle verilerini bayinize kaptırdınız demektir, yakında levhanızı indirip kendisi bir başka isimle işinizi devam ettirebilir. Yukarıdaki üç harfliler nedir diyorsanız o zaman zaten bu işi unutun gitsin.
Siz mükemmel bir pazarlama sistemi kurduysanız, üretmeye kontrol etmeye ve satmaya sizin gücünüz zaten yetiyorsa bayinizden beklentiniz de yalnızca onun bölgesinde bürokrasi ve eleman ile uğraşmak istememeniz ise franchiese sistemi o zaman belki işler. Çünkü parayı koyan o ama pazarlamaya hakimseniz kuralı koyan sizsiniz.
Eğer çok katı kurallar koymazsanız markanız bayinizin elinde iki paralık olur, kuş vurmak için taş ararken bir de bakmışsınız ki dereye düşüvermişsiniz. Aynı kaygı toptan alım yapan bayiniz için de geçerlidir, güçlü bir marka değilseniz vadeyi fiyatı bayi belirlemeye başlar.
Bu yüzden Starbucks, LCWaikiki gibi güçlü markalar ülkemizde bayilik, Franchise sistemiyle çalışmazlar mağaza, restorant yatırımını kendileri yaparlar.
Siz siz olun franchise bulup derenin taşıyla derenin kuşunu vurmaya çalışmayın. Dişinizi sıkın pazarlama yapın dere olun marka olun zaten o zaman etraf taşla kuşla dolacak merak etmeyin. Biz zaten reklam yapıyoruz diyarsanız da o zaman bu yazıyı unutun.
Sağlıcakla kalın
Yorum Yok