Bir konuya hakim insanla iş yapmak ne kadar kolaysa, aynı insana bir şey satmak o derece zordur. Şimdi, biz reklamcıları düşünelim, bize bir markayı allayıp pullasalar da en nihayetinde altında gizli hedefi anlarız ve karşımızdaki insanı sıkıntıya sokarız.

Aynı şey, artık teknoloji sayesinde pek çok veriye ulaşabilen, meraklı, kategoriye hakim tüketiciye ulaşmak için de geçerlidir.

Geçenlerde bir tv alayım dedim, Facebook üzerinden yarım saat içinde en cahili olduğum kategoride bile pek çok markanın eksisi artısına ulaştım ve bu benim seçim yapma kriterlerimi dahi değiştirdi.

Özellikle pahada ağır kategorilerde, tüketiciler eskisi gibi kısıtlı bir çevre veya uyaran olan satış temsilcisi ile karar vermiyorlar.

Globalleşme denen meret, sosyal medya ile sosyal anlamda kendini bulmuştur. Bu da ürün deneyimine daha derin bir anlam kazandırmıştır.

Sadece sosyal veya duygusal etkenler değil, fonksiyonel ürün faydaları için de tüketici giderek daha fazla deneyim talep etmektedir.

Tefal Actifry gibi bir ürüne bakalım: İlk dönem reklamlarında bir patates kızartma fritözüne muadil algılanan marka bugün sunduğu farklı deneyim platformları, avm içi uygulamalar, tüketici ile yeni menü alternatifleri sunarak, ürünün aslında bir “fritöz olmadığını” vurgulamakta ve iletişimini de buna göre yapmaktadır. Sadece 1 kaşık yağ ile dünyanın en eğlenceli yemeklerini, tatlılarını hatta et yemeklerini yapabildiğiniz bir ürün, zaman ve enerji tasarrufu ile muadillerine oranla yüksek olan rayicini hak etmektedir.

Bu motivasyon sadece teknolojik ürünler için de geçerli değildir. Boya markalarının, sizin renk kombinasyonlarını oluşturduğu uygulamalarında da, Magnum’un İspanya’da halka yaşattığı Magnum Deneyim simülatörün de geçerlidir. Çünkü Magnum, her bir lokmasında 5 duyuya hitap eden ve kadının haz algısına hitap eden bir üründür. “Aman da hepi topu bir dondurma” diyemeyeceğimiz bir marka olan Magnum, haklı başarısını, markanın değerlerini tüketici algısında somutlaştırarak sunmaktadır.

Tüketiciler artık içinde bulundukları evrenden çok bağımsız bir iletişim zincirine sahipler. Bu evren onlara, yazılı, sözlü pek çok datayı sağlıyor. Markaların uzak kaldığı shopper marketing, direct marketing, CRM deneyimleri ise artık önem kazanıyor.

Eskiden 1 bloggerın ağzından çıkan laf, kitleleri ürüne koştururken, bugün bloggerın maddi çıkarı nedeniyle iletişime taşıdığı ürün sorgulanıyor. Bu etap aslında tüketicinin kendi faydasını somutlaştırmaya ihtiyaç duyduğu aşamadır.

Somutlaştırmanın yolu deneyimden geçer… Marka ile tüketici ne oranda ortak deneyim yaşarsa, ne oranda tüketici marka için kendini özel hissederse, satın alma kararı da o kadar markanın leyine dönmektedir.

Ezcümle, artık geleneksel mecralardan çıkış yapıp, tüketicinin 5 duyusu ile deneyimleyeceği platformlar yaratmakta yatmaktadır.

Hepimizin Minority Report’ta aklımızı başımızdan alan, “ Ahan da reklamcılığın geleceği bu la!” dediğimiz kişisel deneyim yaşatma alanlarına ister digitalde olsun isterse konvansiyonel alanlarda daha fazla önem vermemiz gerektiğini düşünüyorum.

Araştırma metodolojilerin de bile daha evin içine giren, daha dilsel, daha odaklı daha bireyin deneyimine de giren, kitlesellikten nispeten çıkan araştırmaların, ülkemizdeki gibi SES gruplarının iyice birbirine girdiği alanlarda, çok daha başarılı ve etkili çözüm önerileri verebileceğine inancım yüksektir.

Seni tanıyorum ve senin beklentilerini her alanda somutlaştırabiliyorum diyebileceğiniz projelere imza atmanız dileğiyle