Stefan Zweig, Satranç ve Pazarlama
Pazarlama da, insanın hem rakiplerine hem de kendisine karşı oynadığı bir oyundur ve bu oyunu kendileri olduğu kadar, aynı zamanda rakipleri de olabilenler kazanır.
Pazarlama da, insanın hem rakiplerine hem de kendisine karşı oynadığı bir oyundur ve bu oyunu kendileri olduğu kadar, aynı zamanda rakipleri de olabilenler kazanır.
“Konumlama öldü mü, yaşıyor mu?” sorusunu, çağdaş meselelerden biri olarak görüyorum. Adı güncel olaylar içinde kullanılan bir kavram, şüphesiz yaşıyor kabul edilebilir ancak buna yaşamak denirse elbette.
“Markanızın stratejisi nedir?” sorusunu duyduğumda, ben de şunu sormak isterim: “Strateji derken?”
Markalaşma meselesini anlamak için tarihsel bir perspektifle bakmamız ve bu bakışla “İmparatorluklar”, “Sermaye” ve “Bilim” üçgenini iyi anlamamız gerekmektedir.
Pazarlama ve markalaşma dünyasında yapılabilecek en büyük yanlışlardan biri de pazarlamayı ve markalaşmayı kategorik bir mesele olarak görmektir. Şöyle ki, bir çamaşır makinesini sadece beyaz eşyalar dünyasında, bir otomobili sadece otomotiv sektöründe ya da bir gofreti sadece şekerli mamuller kategorisinde ele almak gibi…
Tasarım kalitesinden bahsediyorsak, dünya standartlarının üzerinde tasarımcılarımızın yetiştiği bir atmosfere sahip olduğumuzdan hiçbir şüphem yok. Ancak bir uygulama disiplini ve dikkatinden bahsediyorsak, bu yönde ciddi şüphelerim var. Bir diğer anlatımla kağıt üstünde ortaya konan yaratıcı varlık, uygulamada eriyip gitmektedir.
Marka şarkısının hangi notasının daha etkili olduğunu öğrenmek stratejik bir yaklaşım olabilir. Ancak şarkının bütünsel etkisi içinde tüm notaların önemini kavramak gerekir.
Çağın bir gerçeği olan bu tablo içinde, markalar için en büyük sınav, kendi kategorisindeki müşteri deneyimini arttırmaktan geçiyor. İnsanların bir mal ve hizmeti alırken onun ortaya koyduğu temel ihtiyaçtan öte, satış noktasının ve ürünün beraber yarattığı müşteri deneyimine baktığını bilerek hareket edenler bu dönemde kazanıyor. Pazarlama zekasını bu yönde kullananlar markalarına değer katıyor.
Ülke markası sağlam temeller üzerine oturtulmadan, şehir markalamak ve ülkeden coğrafik markalar çıkarmak pek kolay değil.