İçinde Ne Varsa Dışına O Sızar!
Markalar bu insanlardan, bu topluluklardan alırlar kimliğini, karakterini. Markanın amacını, değerlerini, inançlarını bu grup oluşturur. Ve markanın davranışları bu grubun davranışlarını yansıtır.
Markalar bu insanlardan, bu topluluklardan alırlar kimliğini, karakterini. Markanın amacını, değerlerini, inançlarını bu grup oluşturur. Ve markanın davranışları bu grubun davranışlarını yansıtır.
Görsel kimliğimiz; görünüşümüz, kıyafetimiz, jestlerimiz, mimiklerimiz, tarzımız ve duruşumuz. Markamızı sözsüz olarak aktaran görsel mesajların bütünüdür. Görsel kimliğimiz çoğu zaman sözel kimliğimizden önce gelir.
İster siyah, ister mülteci, ister kadın, ister LGBT, ister göçmen… Ayrımcılık günümüzün en büyük sorunlarından biri olarak insanlığın ve markaların gündeminde yerini koruyor.
Yaratıcı yetenekler; ayrımcılık yapmayan, farklılığın kabul gördüğü, insanları kalıplara girmeye zorlamayan, onların kendileri olmalarına ve farklı kimliklerini geçerli kılmalarına izin veren kültürlerde gelişiyor
Yarım asrı aşan tarihi, kalite ve standartlar konusunda tartışmalı mirası, sıradan bir şişe, kötü bir kapak ve kişiliksiz etiketiyle Yeni Rakı, özelleştirme sonrası karşısında iki rakip bulmuştu. Efe ve Burgaz. Rakı kullanıcıları ilk kez rekabetle karşılaşıyordu.
Markalar söz konusu olduğunda üzerinde en çok konuşulan şeydir LOGO. Fakat seçimlerimizi sadece logosuna bakarak yapıyor olsaydık, büyük olasılıkla dünyanın en değerli yüz markasının büyük bir kısmı sınıfta kalırdı
Times 28 Aralık 1936 tarihli bu alıntıyı okuyunca aklıma bazı sorular takıldı. Szabo en çok sevdiği karakterle mi dizmişti sevgilisinin ismini yoksa, aşkını en iyi ifade edeceği bir karakter aramış mıydı? Sadece ismini mi dizmiş; kalp, gül, çiçek, böcek gibi sevgilisini anlatan bir sembol kullanmış mıydı?
Her şirket bedavayı nasıl kullanabileceğini ve her marka bedavayla nasıl rekabet edebileceğini araştırmak zorunda. Günümüzün en ilginç iş modelleri “Bedava” çevresinde para kazanmanın yollarını bulmakla oluyor.
“İnsanlar, arkadaşlarının ve tanıdıklarının görüşlerine, reklamlardan ve ürünü göklere çıkaran sözcülerden çok daha fazla güvenirler. Asıl sorun, şirketlerin ağızdan ağıza dolaşan olumlu söylentilerin yayılmasını hızlandırmak için neler yapabilecekleridir.” demiş Philip Kotler.