Yoksa Siz Hâlâ Annenizin Kremlerini mi Kullanıyorsunuz?
Yüzyıllardır; daha sağlıklı, parlak ve genç görünen bir cilde sahip olabilmek için yapmadığımızı bırakmadık desek, abartmış olmayız.
Yüzyıllardır; daha sağlıklı, parlak ve genç görünen bir cilde sahip olabilmek için yapmadığımızı bırakmadık desek, abartmış olmayız.
Bir konuya hakim insanla iş yapmak ne kadar kolaysa, aynı insana bir şey satmak o derece zordur.
KSS, elimizdeki maddi imkânları sadece paylaşmak değil, hem ülkenin, hem de toplumun elzem bir sorununa çare olurken, hem de katılımcı tüm partileri nezdinde duygusal bir açılım yaratmaktır
Pazarlama da, insanın hem rakiplerine hem de kendisine karşı oynadığı bir oyundur ve bu oyunu kendileri olduğu kadar, aynı zamanda rakipleri de olabilenler kazanır.
Hala o babalarımızı dinleyip duruyoruz. Bir fabrika kurup sonra kuyrukta mal satan, istediği ismi tescil ettiren, hatta tescilsiz kullanan babaların devri geçti ama tam idrak edemiyoruz.
En basit duygusal ihtiyaçlarımızdan birisi olan “güvenin” bugün hayatımızdan gün be gün azalması, bireye ulaşmaya çalışan iletişimcilerin de işini zorlaştırıyor.
İster siyah, ister mülteci, ister kadın, ister LGBT, ister göçmen… Ayrımcılık günümüzün en büyük sorunlarından biri olarak insanlığın ve markaların gündeminde yerini koruyor.
Patronsanız, siz siz olun, aynı tapunuza, arsanıza, fabrikanıza, otomobilinize, ailenize sahip çıktığınız gibi markanıza da sahip çıkın. Çünkü marka, sizi temsil ediyor belki de soyadınızı taşıyor.
Marka olmak, markalaşmak çok zor değildir ama biz onu egolarımızla, “biz zaten markayız” kompleksimizle, kendimizi dahi inandırdığımız yalanlarımızla, müşteriyi aptal yerine koyan önyargılarımızla, reklam yaptık marka olduk kandırmacasıyla, fiyat indirimi oyunlarımızla, dramalarımızla ve pazarda rekabeti kıskançlık sanmakla komplike yapıyoruz