Başlarda pek yaygın kullanılmayan şimdiyse eline alanın kendini durduramadığı sarışın Snapchat.
Hatırlıyorum, ilk indirdiğimde listemde Team Snapchat de dahil olmak üzere 5 kişi vardı. Ve pek de samimi olduğum kişiler değildi ama mecburiyetten birbirimizle snapleşiyorduk. Pek cazip bir yanı yoktu yani.
Uygulamanın sürekli kapanması, her zaman snap çekecek durumda olmamak ya da çektiğim snaplerin üzerine yazacak bir materyal üretme yükü gibi nedenlerden dolayı pek de sıcak yaklaşmıyordum uygulamaya.
Zaman geçtikçe gelen güncellemelerle Snapchat kapanmamaya ve daha efektif çalışmaya başladı. Fotoğraflara filtre ekleyebilmek de çoğu zaman kurtarıcımız haline geldi. Yani yine de çoğu zaman ilk çektiğimiz pozu göndermiyoruz fakat Snapchat sanki “hiç uğraşmadım canım ilk çektiğimi gönderiyorum bak:)” gibi bir mesaj da vermemize yaramaya başlayınca bebeğimiz oldu.
Pozların üzerine kendimizce komik ama normalde “baba esprisi” seviyesinde olan hafif şakalı kelime esprilerimizi de yazabilmek açıkçası mucize gibi bir şeydi ve bu pozların başka bir uygulama olmadan (SnapBox, SnapCrack vb..) maksimum 10 saniye boyunca görüntülenebileceği ve sonra kendi kendini imha edeceği gerçeği de insanı “ne kadar yanlış olabilir ki” motivasyonuyla daha çok snap göndermeye itiyordu.
Her sosyal platformda olduğu gibi burada da kullanıcı grupları oluştu zamanla.
-Arabada müzik çalarken trafiğin videosunu snap geçmişine ekleyen, pazartesi sendromunu her pazartesi birbirine benzer snaplerle tekrarlayan grup;
-“Günaydın:)/Aileyle Brunch!/sahil keyfiii/at gym!/Rakı&Balık^^” gibi gününe bizi dahil etmeye çalışan grup
-Aslında Snapchat’i hiç kullanmayan fakat yazıştığı kız/çocuk indirdi diye mecburen indiren ve arada anlamsız snap atan, yanlışlıkla geçmiş kısmına özel snaplerini yükleyen pasif snapçiler grubu,
-Yakın arkadaşlarına Snapchat’i indirtmeyi başarmış ve daha çok onlarla geyik ve iletişim amaçlı kullananlar şeklinde kabaca bir gruplandırmaya gidebiliriz.
Peki Snapchat nasıl birden bu kadar yaygınlaştı; “snapleşmek” gibi bir terimi dilimize pelesenk etti diye düşünürsek, Snapchat’in aslında iletişimi kolaylaştırdığı ve arttırdığı bir yakınlık seviyesi var, o da orta seviyeli arkadaşlıklar.
Yani uzun uzun mesajlaşmayla uğraşamayacağınız fakat arada bir iki fotoğraf gönderip üzerine bir şeyler yazarak yakınlığınızı koruyabileceğiniz arkadaşlarınız bunlar. Bu orta seviyeli arkadaşlıklarda; karşıdakinin Snapchat’i kullanma biçimi, Snap gönderme sıklığı vb gibi parametreler aslında karşıdakiyle ilişkinizde potansiyel olup olmadığını da bir bakıma anlamanıza yardımcı oluyor.
Bunların ötesinde Snapchat’in pazarda bu kadar başarılı olmasının sırrı nedir bunu öğrenmek için CEO Evan Spiegel’in yaptığı açıklamalardan yola çıkabiliriz. (Açıklama: http://blog.snapchat.com/post/82635264882/2014-la-hacks-keynote )
Her ne kadar Snapchat bizim için telefonumuzdaki bir uygulamadan ibaretse, Snapchat bundan çok daha fazlası. Snapchat bir marka. Ve online sosyal paylaşım alanında bir marka olduğu için çok hızlı değişen bir bütünün parçası.
Ayakta kalmak için ne gibi ilkelere sadık kaldıkları sorulduğunda çalışkanlık, yetenek, insan ilişkileri gibi her firmada gördüğümüz değerleri sıralıyor Spiegel. Ancak, insan ilişkilerini birbirini LinkedIn’den eklemek gibi basit bir boyutta ele almıyor. Bir “konsey düzeni”nden bahsediyor.
Bu konsey düzeninde, Snapchat çalışanları haftada bir 10 kişilik gruplarla bir araya gelip nasıl hissettikleriyle ilgili konuşuyor. Konseyin üç altın kuralı var; daima içten konuşmak, konuşanı dinlemek ve konseyde konuşulanın konseyde kalması- mahremiyet.
Spiegel’in varmak istediği nokta aslında biraz daha felsefi. Spiegel, Snapchat’teki temel fikrin, bireyin kendini bu konsey düzeninde olduğu gibi gizli ve güvenli bir biçimde ifade edebilmesinin iletişimi güçlendirmesi ve daha paylaşımcı bir ilişkinin temelini atması şeklinde olduğunu gösteriyor. Böylece yeni bir değer üretmeye gidiyor.
Ve Snapchat’in yönetim felsefesiyle uygulama dizaynının paralelliğini bize gösteriyor.
Bu ilkelerle iş hayatına devam eden Snapchat’in kullanıcılarıyla ilişkisini koparmamak için sahip olduğu Team Snapchat isimli bir hesabı var. İstediğinizde ona da snap atabiliyorsunuz. Bu hesap, kullanıcılardan gelen snaplerle gündemle ilgili bir havuz oluşturup bunu da tüm kullanıcılarıyla paylaşıyor.
Kurulduğu 2011 yılından bu yana pazarda hızlı bir büyüme gösteren Snapchat’in Türkiye’de popüler olması maalesef 2013’ün son çeyreğini buldu. 2014 Mayıs verilerine göre dünyada günde yaklaşık 700 milyon snap gönderiliyor.
Facebook, bu alana da el atmak amacıyla Snapchat’in “kendi kendini imha eden” zaman ayarlı gönderi sistemine benzer bir sistem geliştirmekte olduğunu duyurdu geçtiğimiz günlerde. (http://fortune.com/2014/09/11/facebook-snapchat-delete-posts/)
Ülkemizde yeni yeni oturan bir Snapchat bilinci olsa da belirli kurallar da kendiliğinden gelişti diyebiliriz bu kısa zaman içinde. Şu şekilde sıralayabiliriz bunları:
- 10 saniyelik snap sıkıcıdır.
- Sürekli selfie atmak sandığınız kadar sempatik olmayabilir.
- Snapinize cevap vermeyen insanlara sürekli snap atarak “spamci” kategorisine girmeyin.
- Ekran görüntüsü almak mümkün, içinizdeki erotik prens ve prenseslere bunu hatırlatın.
- Ekran görüntüsü alınca karşı tarafa bildirim gidiyor, içinizdeki uyanıklara da bunu hatırlatın.
- Cidden 10 saniyelik snap ne. Lütfen.
Yorum Yok