Ülkemizde reklamcılık anlayışı eskiye göre çok değişti. Bunu her gün bir yenisi eklenen reklam filmleri ile gözlemlemek mümkün. Kimileri güldürerek hafızalarda yer bırakıyor, kimi hüzünlendirerek, kimi de düşündürerek. İşte Abdi İbrahim de geleneksel reklamcılıktan uzak, izleyiciyi hem düşündüren hem de güldüren reklamları ile karşımıza çıktı. Toplumu ilgilendiren bir sağlık konusu olduğunda önce hastalık tanıtılır ardından uzman bir doktor konuşurda konuşur? Hepiniz mutlaka anlattığım bu reklamlara ya da kamu spotlarına şahit olmuşsunuzdur. Peki bu anlatılan ne kadar ilgimizi çekiyor ya da bilinçlenme noktasında ne kadar yardımcı oluyor? Şahsen hiçbirini hatırlamıyorum. Ama Abdi İbrahim sıradan sağlık reklamları gibi yapmadı, doktor kullanmadı direkt halkı oyuncu yaptı ve en temel sorunumuza el attı.

Hangimiz başı ağrıdığında doktora gidiyor? Bu ağrı migren ağrısı değilse hemen hemen kimse doktora gitmez, açar dolabı alır bir ağrı kesiciyi, zımba gibi olur. Prospektüsü okumak falan hikaye. Gerçekten de hikaye, şimdi kim alıp okuyacak o destansı yazıları değil mi? İşte öyle değil. Belki size bir şey olmadı ama ülkemizde birçok insan doktoruna başvurmadan yanlış ve kulaktan dolma bilgilerle ilaç kullanımı ile sağlığından oluyor, daha da kötüsü hayatını kaybediyor. Tam bu noktada Abdi İbrahim?in hapı yutturan reklamları çıktı karşımıza. Firma 100. yılında güzel bir reklam kampanyası ile hem markaya hem de izleyicilerin yanlış alışkanlıklarına dikkati çekiyor. Abdi İbrahim firması, ülkemizde bilinçsiz ilaç kullanımının örneklerinin gözler önüne serildiği reklamlarında, toplum sağlığı ve Türk ekonomisi açısından önem taşıyan bilinçsiz ilaç kullanımı konusunda, toplumsal farkındalık düzeyini artırmak amacıyla bu kampanyayı başlattığını söylüyor.

Bildiğimiz gibi ülkemizde ilaçlara uygulanan bir reklam yasağı var, dolayısıyla ilaç firmaları da ürünlerinin satışı ile ilgili reklam kampanyalarını reprezantlar aracılığıyla doktorlara yapmakta. Abdi İbrahim?de bu reklam filmini çekerek, hiçbir ürününün reklamını yapmadan tamamen bizleri markaya çekiyor. Böylece hem tıp alanına hem de topluma markaları ile ilgili bir dikkat, bir bilinirlik oluşturuyor. Bu reklamlardan sonra doktorun hastasına A firmasının ilacı yerine aynı etki yapan Abdi İbrahim ?in ilacını vermesi hastada ekstra bir moral ve güven oluşturur mu onu araştırmalar gösterir. Ama firmanın bu farkındalık projesi ile marka değerine olumlu bir katsı sağladığı da gözle görülmeyecek gibi değil. Bu reklamlar reçetesiz satılan ilaçlarda Abdi İbrahim firmasına ait ürünlerin tercih edilmesinde önemli bir araç olabilir.

Dört ayrı reklam filmi ile ülkemizde yaygın görülen ve bu rahatsızlıkları geçirdiğimizde doktora gitmeyi gereksiz olarak nitelendirdiğimiz hastalıkları irdelemişler. Yalan söylemeye gerek yok, şahsen ben de bu tarz rahatsızlıklarda ağır olmadığı sürece doktor faktörünü düşünmeyenlerdenim. Reklam filmleri, baş ağrısı, halsizlik, boğaz ve sırt ağrıları üzerine çekilmiş. Karakterler rahatsızlıktan şikayet ederken hemen bir arkadaşının ilaç önerisini değerlendiriyor ve doktora gitmeksizin bu ilacı hemen mideye indiriyor. Sonunda ne mi oluyor? Hastalar turpa, zımbaya, bombaya, taşa dönüşüyorlar. Yani anlayacağınız hapı gerçekten yutuyorlar. İzleyicide gerçekten bir farkındalık oluşturuyor. Üstelik bu farkındalık alıştığımız sağlık reklamlarındaki uzman görüşleriyle değil reklamın ta kendisi ile oluyor. İzleyiciye mesajı verirken algıya hitap edecek her türlü argümanı kullanan reklam filminde, kara mizah diyebileceğimiz bir oyunculukla ağlanacak halimize güldürüyor, aklımızda kalmasını sağlıyor.

Abdi İbrahim?i bu kampanyasından dolayı tebrik etmek lazım. Tabi ki ağır hastalıklar için mizahi anlayışla çekilmiş reklamlar uygun olmaz ama en azından uzmanların açıklamaları ile ilgili yorumların olduğu reklamlardan ziyade halkın kendisini o karakterlerin yerine koyabileceği reklamlarla daha can alıcı projeler ortaya çıkarmakta yarar var.

Uzun lafın kısası hastalığın büyüğü küçüğü, önemlisi önemsizi olmaz. Her zaman doktora gitmekte, bir uzmana danışmakta fayda vardır. Doktorculuk oynamayalım ve her bulduğumuz hapı yutmayalım, bir nesne gibi olmaktansa sağlıklı olalım.